AKDOĞAN: Kürt kardeşlerimiz 15 Temmuz’u unutmadı. Darbecilerle mücadele eden Erdoğan dururken onu devirmeye çalışanların ekmeğine yağ sürmezler. Erdoğan dünya mazlumlarının da umududur, milletimizin asli öğesi Kürtlerin de.
SAHA DA GÖSTERİYOR Kİ CUMHURBAŞKANIMIZ İLK TURDA SEÇİLİR
Bu seçimin bilinmezleri var. İttifakların durumu, HDP’nin barajı, İP’in ne kadar ve kimden oy alacağı gibi. Yeni sistem de cabası. Seçim gündemini konuştuğumuz eski Başbakan Yardımcısı, Ankara Milletvekili ve adayı Yalçın Akdoğan “Anketler ilk turda Cumhurbaşkanlığı seçiminin biteceğini ve Genel Başkan’ımızın kazanacağını gösteriyor. Bizim de sahadaki gözlemimiz bu yönde” diyor. Anket işinin neden zor olduğunu da şöyle açıklıyor. “Cumhurbaşkanlığı adaylarının durumunu ölçmek nispeten kolay ama ilk defa denenen ittifak sistemine adapte olmaları zor olabilir. Düşünün bir seçmen CHP’li ama HDP’ye oy vermeye yönlendiriliyor veya partisinin adayını değil başka adayı tercih edebiliyor. Bu karmaşanın ölçülmesi kolay olmaz”.
Türkiye 24 Haziran seçimleriyle birlikte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçiyor. Parlamento da Hükümet de ilk kez 16 Nisan referandumuyla anayasal hüküm haline gelen yeni sisteme göre oluşacak. İlk olması hasebiyle de fazlaca merak uyandırıyor. Siz sahada gözlemliyor musunuz bu merakı? Ya da muhalefet partilerinin ifade ettiği “tedirginliği”?
Meselenin iki boyutu var. Birinci boyut, halkın yeni sisteme yönelik algısıdır. Halkımız 16 Nisan referandumunda bu konuyu oyladı ve onayladı. Bu yönüyle meseleyi kendi zihninde bitmiş bir mesele olarak görüyor. Halkın onayından geçen bir konunun muhalefet tarafından tekrar ısıtılıp geriye çevrilmeye çalışılması çok anlamlı bulunmuyor. Yeni sistemden ricat artık mümkün değildir. Sistem konusu bu boyutuyla seçmenin gündemini meşgul etmiyor.
Ancak meselenin bir de ikinci boyutu var. O da seçimden sonra yeni sistemin kurulması gerekiyor. Partimizin bu konudaki hazırlıkları da olgunlaşmak üzere… İnşa süreci olarak nitelenebilecek bu süreçte Meclis’in oynayacağı rol de önem taşıyor. Bu yüzden Meclis’te güçlü ve hatta Anayasayı değiştirebilecek bir AK Parti grubunun bulunması büyük önem taşıyor.
MUHALEFETİN İLGİSİ TAMAMEN TAKTİKSEL
Muhalefet başlangıçta Meclis’in tamamen etkisiz olacağını söylerken, şimdi Meclis’in önemini kavramış gibi bir tutum sergiliyor, ne derisiniz?
Meclis her zaman önemlidir, yeni sistemde önemi daha da artacaktır. Bizim sloganımız güçlü meclis-güçlü hükümet… Seçilecek Cumhurbaşkanının ve kurulacak hükümetin daha rahat ve fonksiyonel hareket edebilmesi için Meclis grubunun güçlü olması gerektiği gibi, yeni sistemin inşası açısından da Meclis tablosu önem taşıyor.
Muhalefetin bu konuya sonradan abanmaya başlaması, taktiksel bir anlam taşıyor. Seçilecek cumhurbaşkanının sıkıştırmak için Meclis çoğunluğunu elde etmek için uğraşıyorlar. Yani bu tavır Meclise önem atfetmekten ziyade Meclis üzerinden bir türbülans oluşturma gayretine dayanıyor.
ÜÇ SACAYAĞI DA SAĞLAM OLMALI
Cumhurbaşkanı yüzde 50 artı bir oyla seçilir, hükümet kurulur ve gündemine hakim olur. Bir kere bunu kabullenmek gerekir. Meclis aritmetiği bu durumu değiştiremez. Buna rağmen biz seçimin iki ayağını da sağlam tutmak durumundayız. İlk ayak Cumhurbaşkanlığı, ikinci ayak milletvekilliği… Hatta buna üçüncü ayak olarak 1 yıl sonraki yerel seçimleri de katmak gerekir. Muhalefet bunu da fırsata çevirip hükümete karşı psikolojik baskı kuracak bir konuya çevirmek isteyebilir. Bu yüzden üç sacayağının da sağlam ve güçlü kurulması büyük önem taşıyor.
VESAYET DÜZENİ TARİH OLACAK
Sistem değişikliğinin oylandığı 16 Nisan referandumunda iktidar bloku ve muhalefet bloku Türkiye için doğru olanda neden ortaklaşamadı? Nerede ayrıştı?
Muhalefet meseleyi Erdoğan üzerinden kişiselleştirdi, AK Parti ise ülkenin geleceği için kaçınılmaz ve hayati bir konu olarak gördü. Güçlü ve etkili bir hükümet sistemi Türkiye’nin bugün maruz kaldığı iç ve dış tehditler açısından elzemdir. 15 Temmuz kalkışması da, FETÖ, DEAŞ ve PKK gibi terör örgütlerinin üzerimize saldırtılması da bu durumu gösteriyor. Muhalefet geçmişin vesayet sistemini iyi bir şeymiş gibi takdim ediyor. 1960 darbesiyle kurulan vesayet düzeni aynı zamanda işlemeyen bir parlamenter sistem üzerinden varlığını devam ettiriyordu. Artık vesayetin hüküm sürdüğü eski Türkiye’ye dönemeyiz.
KARŞI İTTİFAK İLK GÜN GOL YEDİ
Parlamenter sisteme dönmeyi Cumhur İttifakının karşısında konuşlu ittifak partileri, özellikle CHP ve İP vadediyor. Bu vaadi, gerçekliğini, muhalefetin bu iş için yapmış olduğu olası hazırlığı ve argümanlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben karşımızdaki ittifaktaki muhalefet partilerinin herhangi bir muhtevada uzlaştığını düşünmüyorum. Bu ittifak ilk gün golü yemiş, ortak bir aday çıkaramamıştır. Sonra sen-ben kavgası ortaya çıkmış, her biri başka bir yöne meseleyi çekmiştir. İttifak dediğiniz şeyin bir ilkesi, ahlakı, amacı ve usulü olur. İttifak tüm oyların bir havuzda toplanması mantığına dayanıyor.
HAVUZDA CİDDİ BİR KAÇAK VAR
Ama havuzda kaçak var. İttifaktaki bir parti ittifakta olmayan bir partiye oy aktararak barajı geçirmeye çalışıyor. Yani ortaklarına ihanet eden bir anlayış… İttifakın iki partisinin adayları birbiriyle yarışır haldeler. Akşener ve İnce ikincilik yarışındalar. İkinci olup ikinci tura kalmaya çalışıyorlar. Bir yandan CHP genel başkanı eski sisteme dönme hedefini ortaya koyuyor, diğer yandan CHP’nin adayı Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine göre vaadlerde bulunuyor. Bu kadar samimiyetsiz bir ittifak olmaz. Kılıçdaroğlu acaba gerçekten İnce’nin CHP’den fazla oy almasını temenni ediyor mudur?
Sizce? Bence daha fazla oy almasını istemeyeceği gibi, seçilmesini zinhar istemez. Allah’tan seçilecek bir durumu da yok…
ERDOĞAN KÜRTLER İÇİN DE UMUTTUR
AK Parti ile Kürtlerin arası nasıl sizce? 1 Kasım’da HDP’den oyunu çeken, 16 Nisan’da evet diyen Kürtlerin kararları şu an ne yönde acaba?
Sadece Kürtlerin değil genel seçmen kitlesinin politik tutumu değişmemiş görünüyor. AK Parti 1 Kasım oylarının üzerine koymaya çalışıyor. 15 Temmuz hadisesini Kürt kardeşlerimiz unutmadı. Kürtler darbeci anlayıştan en çok mağdur olan ve askeri vesayete en fazla karşı olan kesimlerdendir. Darbecilerle mücadele eden Erdoğan dururken onu devirmeye çalışanların ekmeğine yağ sürmezler. Erdoğan hem dünya mazlumlarının umududur, hem de milletimizin. Milletimizin asli öğesi olarak Kürt kardeşlerimiz de Erdoğan’ı umut olarak görüyorlar.
15 TEMMUZ İRADESİ CUMHUR İTTİFAKIDIR
MHP ittifakı bölgede tepki çekmemiş mi?
Sanmıyorum. 15 Temmuz gecesi Hakkari’de, Diyarbakır’da sokağa dökülen irade neyse Cumhur İttifakı da odur. Türkiye’yi esir almak isteyen karanlık odaklara karşı bir ruh sergileniyor. MHP’nin bu tavrını darbeye karşı olan Kürtlerin olumlu karşılamaması mümkün mü?
PKK’NIN KÖLESİ OLAN MİLLETİN TEMSİLCİSİ OLAMAZ
Seçimin “kilit partisi” HDP mi?
Siz sürekli bir partiyi konuşur ve seçimin merkezindeymiş gibi konumlandırırsanız, bu o partiye yarar. HDP bu siyasi taktiği bir kez kullandı, hatta büyükşehirlerde HDP ile ilgisi olmayan bazı kesimlerin oyunu da kendisine çekmeyi başardı ve oy verenlerin açtığı krediyi tamamen batırdı. Aynı oyuna düşülmemeli. PKK’nın kölesi olan ve milletin iradesini terörist canilere ezdiren, etnik milliyetçi bir anlayış artık prim yapmamalı. Türkiye partisi olmak için en ufak çaba göstermeyip Kandil’in uydusu olan bir parti tüm Türkiye’den oy almayı hak etmez. HDP gibi partiler 90’larda yargısız infaz, red inkar gibi yanlış politikalarla palazlandı. AK Parti bu anlayışların panzehiridir. Cumhur ittifakı da milli ve yerli anlayış açısından yepyeni bir zemin sunuyor.
İNCE SIĞ VE HAMASİ, ÜÇ İDDİASI DA ALEYHİNE İŞLEDİ
Adayları değerlendirir misiniz?
Sahada 1 Kasım seçimlerindeki tablo aşağı yukarı aynı. Tek fark İyi Parti’nin denkleme girmesi ve ittifak sisteminin geçerli olması. İyi Parti içinden çıktığı partinin alanını kaplamaya çalışıyor ama rüzgârı kesilmiş durumda. MHP güçlü bir atağa geçti. Bu yüzden Akşener’in partisi arazide aday dolandıramadığından araç dolandırıyor. Adaylarla halkın karşısına çıktıkça hayal kırıklığı oluşturuyor.
İnce popülist bir figür. Sığ ve hamasi bir üslupla gündem oluşturmaya çalışıyor. Ortaya attığı üç konuda da süreç kendi aleyhine işledi. Apolet eleştirisi arazide çok tepkiye sebep olmuş, terörle mücadelede başarılı bir komutanımıza yönelik ifadeler halkımızın kanına dokunmuş. Prompter meselesi hakeza öyle. Erdoğan Türk siyasetinin son dönemlerdeki en büyük iletişim ve hitabet ustasıdır. Erdoğan’ı hitabet üzerinden eleştirmek zavallılıktır. Diploma konusu da bayatladığı için insanlar hiç ilgilenmiyor. Düşünün bu üç konunun seviyesi, derinliği, gerçekliği nedir? ABD’den aradılar çıkışı da cabası... Alternatif olma iddiasındaki bir kişi bu kadar vizyondan uzak olabilir mi?
NAFİLE BİR GAYRET
AK Parti 16 yıldır iktidarda olabilir ama hala ortaya vizyon, proje, icraat ve politika koyabilen tek partidir. İktidardayken değişimi savunan ve reformcu anlayışla sistemsel ve yapısal dönüşümleri gündeme getiren partidir. CHP’nin sorunu zaten lider veya aday olmaktan önce siyasetsizlik sorunudur. Hiçbir yapısal dönüşüm ve sorgulama geçirmeden popülizmle siyasetsizlik halini aşmaya çalışıyorlar. Bu nafile bir gayrettir.
PKK İLE MÜCADELE AZMİ KIRILMAMALI
“Amaç terörün son bulması ve silahlı unsurların devre dışı kalmasıdır. Bunun için farklı zamanlarda farklı yöntemler diğerlerinin önüne çıkartıldı. Bugün çok etkili bir terörle mücadele süreci yaşanıyor. Buna konsantre olmuşken farklı algılar oluşturup odağı dağıtmak yanlış olur. Bölge halkının da huzuru ve güvenliği için mücadeleyi akamete uğratacak yaklaşımlardan kaçınmak gerek. Ne yapılıyorsa milletimizin selameti için. Sürece ihanet edenler sıkıştıkça farklı algı oluşturmaya çalışıyor. İtibar edilmemeli.”
CHP’NİN TERÖRLE MÜCADELE DERDİ YOK
“Türkiye bekası için etrafındaki kuşatmayı kırmaya, kirli oyunları bozmaya çalışıyor. Ortadoğu’da sınırları yeniden çizmek isteyenler terör örgütlerini kullanıyor. Bu kalemin ucunu kırmamız gerek.
PKK ve FETÖ Cumhur ittifakını hedef alıp CHP’ye işbirliği teklif edebiliyor ama?
FETÖ ülkemiz için büyük tehlike ve onunla Cumhurbaşkanı’mız mücadele edebilir. Diğerlerinin zaten böyle bir derdi yok, onlardan nasıl oy alabiliriz derdindeler. Darbeye direnen Kürt kardeşlerimizin bu işbirliğini görmeleri lazım.”