Cuma günü Domabahçe Sarayı’nda icra edilen “Sultan V. Mehmed Reşad ve Dönemi” sempozyumuna gitmek için yola çıktığımda tam Aksaray’a vardım ezan okundu. Hemen yol üstündeki Murad Paşa Camii’ne yöneldim.
Cuma hutbesi sünnet ve ehemmiyetiyle ilgiliydi.
Seviyeliydi, beğendim.
***
Selam verince gözüme tanıdık birileri ilişti. Namazdan sonra baktım ki Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanı, İstanbul Müftüsü ve kimi üst düzey DİB görevlileri de bahçede plastik hasır üzerinde namaz kılıyorlar.
İsteseler cami içinde ön safa geçebilirlerdi ve cemaat seve seve yol açardı. Amacemaati rahatsız etmeme edep ve tevazuu gösterdikleri için yanlarına gittim selam verdim ve sonra Dolmabahçe’ye geçtim.
Yolda uzun zaman kaleme almayı tasarladığım başlıktaki konuyu artık yazmanın zamanıdır diye düşündüm.
***
Diyanet kimi dönemler istisna edilirse -başkanları beğenelim ya da beğenmeyelim- Ehl-i Sünnet istikametinden ve Sahih İslam’dan sapmamıştır.
Bunu söylerken idari uygulamaları değil dini meseleler konusundaki tavrını kastediyorum.
Yoksa en son İhsan Şenocak hakkındaki tavrını ben de kesinlikle tasvip etmiyorum. Diyanet bu tasarrufuyla kendine zarar vermiş ve diyaneti sevmeyenleri sevindirmiştir!
Sahih İslam’dan sapmama hususunu yayınlanan eserler ve Din İşleri yüksek Kurulu’nun kararlarına bakarak söylüyorum.
***
Cuma hutbesini beğendiğimi söyledim. Sünnetin ehemmiyetini ve Peygamber sünneti olmadan Sahih İslam’ın anlaşılamayacağını veciz şekilde anlatan bir hutbeydi.
Ama sünneti nasıl anlayacaktık.
Dini ilimlerde uzman olmayan müminler hadisler konusunda kime inanacaktı?
İşte bu hususta Diyanet üzerine düşeni mükemmel şekilde yerine getirerek takdir, tebrik ve teşekkürü fazlasıyla hak etmiştir.
Çünkü Diyanet bu hususta “Hadislerle İslam” adını verdiği 7 ciltlik muazzam bir eseri müminlerin istifadesine sunarak misyonuyla mütenasib tarihi bir görev ifa etmiştir.
Dönemin başkanı Mehmet Görmez hocanın önsözüyle takdim edilen eser hadisler konusunda her seviyeden müminin faydalanacağı biçimde hazırlanmış ve basılmıştır.
Diyanet’in sünnet konusundaki görüşünü öğrenmek isteyenlere bu kitabın önsözünü okumalarını tavsiye ederim.
***
Yetmişli yıllarda rahmetli Ahmed Davudoğlu hocanın Sahih-i Müslim’e yazdığı 12 ciltlik şerhin 6 cildine sekreterlik yapma bahtiyarlığını yaşadım. Onun yanında kendimi ilahiyat alanında bir fakülte bitirmiş addederim.
Merhum, şerhi kafasından yapmamıştır, kaynak eserleri tetkik ederek yazmıştır.
Ama bugünkü akademik yöntemi kullanmadığı için hangi görüşü hangi esere dayandırdığını belirtmemiştir.
Diyanetin hazırladığı Hadislerle İslam kitabı ise hem bu yönüyle orijinal hem de tasarımıyla mükemmel bir eser olmuştur.
Her şeyden önce bir şahsın değil bir ilmi heyetin eseridir.
Her bölüm ayrı bir makale halinde düzenlenmiş. Bölüm başına birkaç hadis Arapça metin ve tercümesi konmuş, daha sonra birkaç sayfalık muazzam bir açıklama yazılmış, hemen her satırına da kaynak gösterilmiştir.
Emeği geçen herkesi içtenlikle kutluyorum.
***
Bazen camilerde vaaz vermeye çalışan imamların acemiliklerini dinlerken beni ter basıyor.
Vaaz etmek isteyen imamlar veya bilgisi yeterli olmayan diğer görevlilere tavsiyem şu. Vaaz verecekleri zaman açsınlar Hadislerle İslam kitabının bir bölümünü, tane tane okusunlar, hem kendileri faydalansın hem dinleyenler.
Böylece hem Sahih İslam’ı anlatmış olurlar hem de mikrofon şehvetine kapılarak pot kırmaktan kurtulurlar.
Hani birileri ‘Sahih İslam diyorsunuz da nereden öğreneceğiz?’ diyorlar ya.
İşte buradan.