Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) her ay ‘Münevverler Buluşması’ adı altında ülkemizin aydınlarıyla bir araya geliyormuş.
Diyanet İşleri Başkanı’nın katılımıyla gerçekleşen bu toplantıda, başkanlık kendisine ayna tutuyor ve katılanları dinliyor gereğinde de bilgi veriyormuş.
Son zamanlardaki yazılarım dikkatlerini çekmiş olmalı ki 5 Ekim Cumartesi günü Beşiktaş Ertuğrul Tekkesi bitişiğindeki DİB tesislerinde altıncısı yapılacak olan toplantıya beni de davet ettiler.
DİB gibi önemli bir kurumun bu davetini kabul etmemek olmazdı.
***
Bu toplantıya Erkan Mutlu, İbrahim Sadri, Mustafa Demirci, Fatih Koca ve Amir Ateş katılmıştı.
Tabii ev sahibi başkan Prof. Dr. Ali Erbaş’tı. Başkan yardımcıları, Selim Argun ve Ramazan Muslu, başkanlık müşaviri Mustafa Karataş, Dini Yayınlar Genel Müdürü Fatih Kurt ve İstanbul Müftüsü M. Emin Maşalı beyler de başkana refakat etmişlerdi.
Davetlilerin sınırlı olması, tarihi mekânın manevi havası, Erbaş hocanın içtenliği ve nezaketi toplantıya ayrı bir renk ve halavet katmıştı.
***
Başkan Erbaş kısa bir giriş ile bu toplantıların amacını ve önce katılanları hatırlattı. Sonra misafirlere söz verdi.
Kimden başlayalım derken sağdan başlayalım dendi ve başkanın sağında hemen ben oturduğum için ilk söz de bana düştü.
Ben kısaca başkanlığını sahih İslam konusunda taviz vermediğini, en zor zamanlarda bile doğrudan ayrılmadığını, bundan sonra da ayrılmaması temennimi ilettim.
Sonra başkanlığı kimi sapkınlıklara cevap vermekte pasif kaldığını, kimi sapkınların İslam adına dinde olmayan hurafeleri gündeme taşıdığında başkanlığın anında cevap vermesi ve sapkınlıklara karşı daha aktif mücadele etmesi gerektiğini vurguladım.
Yeni nesillere dini anlatmak için sanal dünyaya aktif olarak girmesi gerektiğini de hatırlattım.
Ve sözü dinimizin toplumun bütün kesimlerine ulaştığı tek alan olan ezan konusuna getirdim.
Ezan, ülkede yaşayan herkesin beş vakit dinlemek zorunda kaldığı bir mesaj, ancak bu mesaj pazarlamacı hoparlörleriyle ve sağlığa zararlı bir ses tonuyla icra edildiği için Müslümanların da rahatsız olduğu dine mesafeli kesimin de dinimiz aleyhine kullandığı birses kirliliği oluşturduğunu hatırlattım.
Ezanın hemgüzel ses ve makamla hem de insan sağlığına zarar vermeyecek tonda icra edilmesi gereğini hatırlattım.
***
Başkanımız ve beraberindeki ekip sürekli not alarak ve yer yer açıklamalar yaparak duruma müdahil olmanın gerekliliğini vurguladılar.
Diğer davetlilerin hepsi zaten sanatçı oldukları için de istisnasız bu konuda başkanlığın gereğini yapması hususunda düşüncelerini ifade ettiler.
Dini musikiden dini yayınlara ve Diyanet TV programlarına kadar sanatla ilgili hemen her konuda son derece faydalı bir buluşma oldu.
Biz başkanlığın uyarılarımıza gösterdiği olumlu yaklaşımından memnun kaldık. Ezan konusunda kararlılıklarını buradan özellikle yazmak istedim çünkü toplumun bu konuda büyük beklentisi var.
Temennimiz DİB’in iyi niyetinin bir an önce uygulamaya dönüşmesidir.
Çünkü önceki yönetim de iyi niyetliydi hatta genelge bile yayınladı ama uygulanmadı!
***
12.30 sularında toplantımız bitiminde başkan Erbaş, bize Ertuğrul Tekkesi’ni gezdirdi. Kimi ahşap kısımlarını bizzat Abdulhamid Han’ın elleriyle yaptığı tekkenin mescid bölümünde toplantımızı unutulamayacak bir hatime ile bitirdik.
Fatih Koca’nın bir aşr-ı şerif tilavetiyle başladığı son bölüm Amir Ateş, Erkan Mutlu ve Fatih Koca’nın birlikte icra ettikleri dini musikimizden örneklerle devam etti. Bu bölüm İstanbul Müftüsü Maşalı hocanın enfes tilavetiyle son buldu.
Öğle namazını Başkan Erbaş’ın arkasında kıldık. Namazdan sonra Erbaş hocanın mihrabiyesini dinleyince onun da aslında sanat ve estetik alanında ne denli maharetli olduğunu anladık.
Hülasa ‘hıtamuhu misk’ bir toplantı idi. Bereketliydi.
İnşallah meyvesini de devşiririz!