Bir lider kendi hissiyatı için milletini tehlikeye atabilir mi?
Duygusal tatmin için gemiler yakılır mı?
Akıl yerine sadece hissiyat üzerinden siyaset yapanlar devlet adamı olabilir mi?
Devlet aklı olmadan ise devlet olur mu?
Bu soruları Barzani’nin son sözlerine binaen soruyorum.
Mesut Barzani bağımsızlık referandumunun ardından Bernard Henry-Levy’ye röportaj verirken‘artık ölebilirim’ demiş. Aslında Fransa’nın Almanya’ya karşı zafer kazandığı gece bir Fransız yöneticinin bu sözü söylediğine atıfla hissiyatını dile getiriyor.
Barzani kendince varoluş gayesini yerine getirdiğini düşünüyor ve siyasi misyonunu tamamladığını söylüyor. Peki, Barzani kişisel tatmin yaşayarak misyonunu yerine getirdiğini düşünüyor da, Kuzey Irak halkı ne olacak?
Devlet olmanın şartlarından birisi devlet aklına sahip olmaktır, akıl yerine hissiyat ile hareket eden, sadece duygusal davranan bir zihniyet devlet falan kuramaz.
‘Büyük Kürdistan’ hayaliyle yanıp tutuşan Barzani anlaşılan bölge halkının ve Kuzey Irak yönetiminin genel maslahatını düşünerek değil kendi kişisel hissiyatını tatmin için gözünü karartmış. Yaptığı açıklama ‘ben kahraman olayım da, başkalarına ne olursa olsun’ anlamına geliyor.
Oysa devlet aklı, milletin umumi hissiyatını, efkârını ve ortak çıkarını kapsar, dönemsel değil uzun vadeli kazanımlara odaklanır. Rasyonalite olmadan sistem olmaz, sistem olmadan devlet olmaz.
Devlet aklı üzerine elbette felsefi tartışmalar yapılabilir, olumsuz göndermelerde bulunulabilir. Burada kastettiğimiz milli iradeye ve demokratik yapıya ters, kıymeti kendinden menkul bir devlet bakışı değil...
Demokratik siyaset kurumunun hukuk içinde kalarak yönettiği temel devlet politikalarına yönelik bakış açısını kastediyoruz; ‘hikmet-i hükümet’ anlamında, devletin varlığını sürdürmek için her yolu mubah gördüğü bir anlayışı değil...
Devlet aklı, uzun dönemli stratejiler yerine kısa dönemli taktiklerle hareket etmez.
Devlet aklı, umumi ve kalıcı faydalar yerine, geçici popülist kazanımları esas almaz.
Devlet aklı, kendi milletinin selameti yerine, başka bir üst aklın hizmetkârı olmayı hedeflemez.
Devlet aklı, hayatın gerçekleri yerine, duygu seline kendini kaptırmaz.
Barzani’nin 2013’ten bu yana tartışmalı bir şekilde görev süresini uzattığını ve Kuzey Irak’taki seçimlerin bir türlü yapılamadığını biliyoruz.
İç siyasi dinamikler açısından köşeye sıkışan Barzani kendisine referandum üzerinden yeni bir siyasi ikbal sağlamaya çalışıyordu. Şimdiki sözleri ise giderayak zehavihiri kurtarma, kendi kitlesine şirinlik yapma çabası gibi bir izlenim veriyor.
Her halükarda referandumla yapılan oldubittinin nasıl bir psikolojik arka plana sahip olduğu anlaşılıyor. Bölgenin kaderi bu tür ucuz hesaplara kurban edilmemelidir.