Maduro üzerinden ilginç saflaşmalar başladı.
“Hepimiz Maduro’yuz!” diyenlerle “Madurocu değiliz!” diyenler burada kavgaya tutuştular.
Bir de “Ne Maduro ne Trump!” diyenler türedi.
Erdoğan’la hesabı olanlar Maduro’ya saydırdıkça saydırıyorlar.
Aslında Maduro üzerinden dediklerinin tümü Erdoğan’a.
“Akıbetin Maduro gibi olur!” demeye getiriyorlar.
Dün Erdoğan’a “Menderes’in akıbeti”ni hatırlatan müptezel hainler bugün Maduro üzerinden aynı hatırlatmayı yapıyorlar.
Bu işbirlikçi iflah olmaz Erdoğan düşmanı güruh Mısır’daki Sisi darbesi üzerinden de “Sıra Türkiye’nin Mursi’sinde!” demişlerdi.
Sonra utanmadan “Darbelere karşıyız!” demişlerdi orda burda…
Karşılarında sahici bir darbe gördüklerinde de Pensilvanya’daki İblis’in ağzını kuşanıp “Kontrollü darbe” demeye başlamışlardı.
Darbeyi güçlü iradesiyle bastıran Erdoğan’ı “sivil darbe” yapmakla suçlamışlardı.
“Tankların üstüne ilk ben çıkarım!” diyenler de ya tankları gördüğünde kontrollü bir kaçış içine girmişlerdi ya da tankları alkışlamışlardı.
Şimdi Maduro üzerinden ABD darbesine tarafgirlik yapıyorlar.
Çünkü Erdoğan’ın da başına aynı şeyin gelmesini yürekten diliyorlar.
Bırakın Maduro’nun ülkesinde olup bitenleri anlamsızca tartışmayı.
Yok demokrasi yokmuş da, yok ülke kötü yönetiliyormuş da, yok sefalet diz boyuymuş da...
Diyelim ki hepsi doğru...
Bu aleni ve alçak bir ABD darbesine alkış tutmanızı gerektirir mi?
ABD’nin başka ülkelere “Diktatörlükleri yıkıp demokrasi getirmek!” gibi bir misyonu olduğuna mı inanıyorsunuz? Öyleyse işe arka çıktığı kendi diktatörleriyle/diktatör rejimleriyle başlasın.
Suudi Arabistan veya Birleşik Arap Emirlikleri pek bir demokrat baksanıza!
Mısır’daki darbeci diktatörün ülkesinde demokrasi baş tacı öyle mi?
Sahi Suriye rejimini devirmek için niye çaba sarf etmez ABD?
Geçin bunları beyler...
“Ne Maduro ne Trump!” lafazanlığı üzerinden aldığınız darbeci pozisyonu örtemezsiniz.
28 Şubat darbesi karşısında da “Ne kışla ne camii” edebiyatı yaparak nasıl bir tavır aldığınızı unutmadık.
Maduro ülkeyi kötü yönetiyorsa ve halk bundan memnun değilse sandıkta alaşağı etme hakkı halka aittir. Bunu ABD’nin kendinde görme hakkı yoktur. Sandıktan çıkan devlet başkanı yerine başkasını tanıma yetkisi de yoktur. Bir ülkenin servetine çökmek, paralarının ve altınlarının artık atadıkları bir başka birinin emrinde olduğunu ilan etmek düpedüz haydutluktur.
İngiltere ve AB üyesi ülkelerin Maduro konusunda sergiledikleri tavır demokrasinin bilinen kurallarının düpedüz ihlalidir.
Bundan sonra hiç kimse ne demokrasiden söz etsin ne de uluslararası hukuktan...
Uluslararası hukuk dedikleri meğer kendi hukukları, kendi kaba güçleri için uydurdukları kılıfmış!
Bu ülkede “Maduro değiliz”, “Ne Maduro ne Trump!” diyenler yarın aynı işlem/uygulama Erdoğan için yapılsa aynı şeyi diyeceklerdir.
Aslında dedikleri de, istedikleri de bu…
O yüzden “Maduro değiliz” diyorlar.
O nedenle “Ne Maduro ne Trump” diyerek tarafsızlık kisvesi altında darbeci yüzlerini örtmeye çalışıyorlar.
Erdoğan’ı devirmek için FETÖ ile, FETÖ’nün iplerini elinde tutan ABD ile nasıl iş tuttuğunuzu bilmeyen var sanki!
Hâlâ değişik kılıklarla iş tutmaya nasıl devam ettiğinizi bilmeyen var sanki!
“Maduro ayna”sından görünen o işbirlikçi ve darbeci yüzünüzü iyi biliyoruz biz...
O kadar iğrençsiniz ki ihanette sınır tanımıyorsunuz...
Mankurt deyimi sizi tarifte yetersiz kalıyor...
Hesaplarınızın farkındayız.
Yerel seçimlerde AK Parti’nin İstanbul ve Ankara’yı kaybetmesi, ülke çapında dramatik bir oy düşüşü yaşaması halinde Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığını tartışmaya açarak genel seçimi zorlayan bir siyasal kaosu hedefliyorsunuz.
Sonrasında da bel bağladığınız ABD’nin Maduro’ya yaptığının aynısını Erdoğan’a yapmasını diliyorsunuz.
Bu kirli oyununuzu bir kez daha sandıkta boğmak boynumuzun borcudur.