28 Şubat döneminin alışkanlığıydı. Savunma muhabirleri, "isminin açıklanmasını istemeyen askeri kaynaklara" atfen, siyasetteki gelişmelere ilişkin görüş bildirirler ve gelişmelerde keskin virajlara neden olurlardı. Savunma muhabirlerinin asker, polis adliye muhabirlerinin emniyet müdürü, diplomasi muhabirlerinin diplomat gibi davranmaya başladıkları bir mesleki deformasyondu aslında sözkonusu olan.
Gazeteciliğin en temel kuralı olan "herkesle temas, herkesle mesafe" kuralı yerini "angaje gazeteci" formatına bırakmıştı.
Bugün de o dönemin uzantısı olan angaje bir gazetecilik formatıyla karşı karşıyayız.
Bir de geçmişten ders almamış bir gazete yönetimi faaliyeti son günlerde ülke gündeminde belirleyici olmaya çalışıyor.
Hürriyet Gazetesi, manşetten farklı bir başlıkla ancak iç sayfalarında da "Karargah Rahatsız" başlığıyla verdiği bir haberle, bütün etik tartışmalarına kötü bir örnek olarak son noktayı koydu.
Geçmişteki "Genç Subaylar Rahatsız", "isminin açıklanmasını istemeyen" manşetleri arşivden çıktı ve ortalığı küf kokusuyla birlikte geride bırakılmış olan vesayetçi bir yaklaşımın hayaletini diriltme çabası sardı.
15 Temmuz'un sembolleşmiş ismi Hande Fırat'ın imzasının bu haberde yer alması da ayrı bir tartışma konusu.
İç içe geçmiş bir operasyondan bahsedebiliriz bu manşetin alt metin okumasını yaptığımız zaman.
7 maddelik "eleştirilere yanıt" içeriği olarak formatlanmış "çorba", sadece ve sadece askerlerin ordudaki başörtüsü serbestliğinden duydukları rahatsızlığı kamuoyuna yansıtmak üzere kurgulanmış bir haber gibi görünüyor.
Milli Savunma Bakanlığı, başörtüsü serbestisine karar verirken, askerin görüşünü almamış ve asker rahatsız olmuş.
Hangi asker? 15 Temmuz'un kodlarını tam anlamıyla açıklayamamış ya da açıklamamış olan asker.
Hangi asker? Nerdeyse belirli birlikleri tam kadro FETÖ terör örgütü kontrolüne girmiş ve 15 Temmuz'un gelişini, resmî açıklamalara göre öngörememiş, istihbaratını alamamış olan asker.
Hangi asker? Bu millete, parlamentosuna, liderine saldıran teröristleri vaktinde tanıyamamış olan asker.
Toplumun travmasını atlatmasına yardımcı olması gereken bir iletişim stratejisi izlemesi gerekirken, ortalığa küf kokulu bir 28 Şubat manşeti çıkaran asker, belli ki, 15 Temmuz'dan hiçbir şey çıkarmamış. Tabi ki, "Karargah Rahatsız" manşetini attıran askerden söz ediyorum, ordunun tamamı bu eleştirilerden uzaktır.
Hande Fırat ise 15 Temmuz ile özdeşleşmiş simge isimlerden biriyken, bu imzayı o habere iliştiren mekanizma, Hande Fırat'a da operasyon çekerek, toplumun vicdanını sarsıntıya uğratıyor. Hande Fırat'ın gazetenin merkezine geçtiği haberde, bu başlığı kullanmadığı bilgisinden hareket ederek bu çıkarımı yapıyorum.
15 Temmuz gecesi, darbenin döndüğü an olan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısını millete ulaştıran TV yayınları, Hande Fırat'ın CNN Türk'teki yayınıyla başlamıştı.
Sicili bozuk Doğan Grubu'nun yüz akıyla çıktığı bir momentumdu o.
Fabrika ayarlarına bu kadar keskin bir çarkla dönmesi, bu grubu şaibe altında bırakıyor.
Milletin algılarıyla oynamak, siyaset mühendisliği yapmak gibi cüretler, 15 Temmuz işgal girişimini demokrasi inancıyla alt etmiş bir millete çarpar.
En kısa zamanda, ciddi bir özeleştiri, yüzleşme yapması gerekiyor bu operasyona dahil olan herkesin. Bu hesap tutmaz artık.