Eski Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu şöyle demiş: “Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa... Birçok insan, insan yüzüne çıkamaz. Bizi bugün eleştirenler insan yüzüne çıkamazlar! Açık söylüyorum. Neden mi? İleride bir gün Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman en kritik dönemlerden biri 7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki dönem olarak yazılacaktır.”
Bu söz kime karşı söylendi?
Bir grup gazeteci, “AK Parti’ye karşı söylendi” diyor.
Bir grup gazeteci, “Hayır... Bu eleştirilerin karşısında HDP var” diyor.
İki tahmin de doğru değil...
Daha doğrusu, iki tahminin de doğru ve yanlış yönleri var.
Neden?
Bu sözler “doğrudan” AK Parti’ye karşı söylenmiş olamaz, bu durumda, “Sen o partinin genel başkanı ve aynı zamanda Başbakan değil miydin?” itirazıyla karşılaşacaktır ki, Sayın Davutoğlu bu tür riskleri hesaplayabilecek bir siyasetçidir.
Bu demek değildir ki, Sayın Davutoğlu, her şeye rağmen ve sonuç ne olursa olsun “partimiz” dediği AK Parti’yi korur.
Korumaz...
Korumamıştır.
En ağır eleştirileri yöneltmiştir.
Çünkü Sayın Davutoğlu’nun nicedir “AK Parti” diye bir kaygısı yoktur.
Bir tür “geç Abdullah Gül vakası” olarak tecelli etmiştir.
Hem “partimiz” diyeceksin, hem Kati Piri’nin jurnallerini tekrarlayacaksın.
Hem, “Ona (Erdoğan’a) sadece vefa göstereceğim” deyip kendi kendini bağlayacaksın, hem de onu devirebilmek için “rakipleriyle” işbirliği yapacaksın.
Davutoğlu budur...
Şunu demeye çalışıyorum: “Davutoğlu’nın sözleri AK Parti’ye yönelik değil” demek, Davutoğlu’nun AK Parti’yi yerden yere vurmadığı ya da vurmayacağı anlamına gelmiyor.
Peki, yukarıdaki sözlerin muhatabı HDP olabilir mi?
Olamaz...
Çünkü, Davutoğlu, “şu aşamada”, HDP’yi ve ardıllarını karşısına alacak bir “açık siyaset” izleyemez... İltisaklar ve ittifaklar bunu (yani HDP’yi doğrudan eleştirmemeyi) gerektiriyor.
Belki de HDP’ye yakın küçük bir grup eleştiriliyor...
Olabilir mi?
Olamaz ama hadi “olabilir” diyelim.
Bunlar, o dönemde, terörle mücadelenin sonuçlarından Ahmet Davutoğlu’nu da sorumlu tutmuşlardı... “Yeniden çözüm masası” sözü bile onları kesmemişti.
Fakat hal ne olursa olsun (Davutoğlu kimi eleştirmiş olursa olsun), şu temel soruya cevap vermek zorundadır:
O dönemde insan içine çıkılamayacak olaylar yaşandıysa, siz Başbakandınız. Neden yetkinizi kullanıp müdahale etmediniz. Hadi müdahale edemediniz, neden küçücük bir eleştiride bulunmadınız? Kaldı ki, ister iktidarda, ister muhalefette, sizin asıl sorumluluğunuz o defterleri açmak değil midir?
Davutoğlu’nun açıklamasında kritik cümle şu bence:“İleride bir gün Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman en kritik dönemlerden biri 7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki dönem olarak yazılacaktır.”
Burada ne söylüyor Davutoğlu?
Bence çok şey söylüyor.
Bir diğer ifadeyle, “partisini” ve “ona sadece vefa göstereceğim” dediği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tehdit ediyor.
Neyle tehdit ettiğini kendisi açıklasın. Yani açık konuşsun...
Bence de,“Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman en kritik dönemlerden biri 7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki dönem olarak yazılacaktır...”
O dönemde, istikşafi görüşme yapan genel başkanlardan hangisinin, kendisini bir an önce “koalisyon hükümetine” atmak istediği ve koalisyon için Başbakanlıktan bile vazgeçebileceğini söylediği ortaya çıkacaktır ki, o dönemin “kurcalanmasını” Sayın Davutoğlu adına hiç tavsiye etmem.