Bir ülke 14 yılda darbe yapılabilecek bir ülke haline geldiyse, 14 yıldır bu ülkeyi yönetenler mağdur değil ancak ve ancak sorumlu olurlar...” Söz CHP’nin başında oturan Kemal Kılıçdaroğlu’na ait.. Ne garip değil mi?.. CHP Başkanı çıksın ve bunları söylesin.. Net bir anlatımla ifade edeceğim.. Lafı dolaştırmadan.. Bu vakte kadar yapılmış bütün darbeler, bilâ istisna CHP tarafındanya doğrudan desteklendi, ya da alkışlandı.. Açık söylüyorum.. 12 Mart’ı yapanların da, 9 Mart cuntası olduğunu zannettikleri için evvelâ alkışladı bu CHP’liler.. O yüzden istisnası yok.. Yapılmış bütün darbelerin altında imzası bulunan bir CHP nasıl olur da bu işten bu kadar sıyrılır, aklım almıyor.. Aşk ile bir daha.. CHP, her türlü darbeyi ya desteklemiştir ya da alkışlamıştır.. Nokta.. İstanbul Bağdat
Caddesi, İzmir kordon tayfası CHP’lileri 15 Temmuz’da rakılarını arbecilerin şerefine kaldırmadı mı?.. Bırakın Allah aşkına.. Darbeyi önlemek için selâ okuyan müezzini döverek selâları susturmaya kalkan o alçak güruh Ak Parti seçmeni miydi?.. Bay Kılıçdaroğlu.. Bir acı gerçekle yüzleştirmek isterim sizi.. Bir ülke ‘darbe yapılacak ülke’ haline geliyorlarsa, bunun sebebi iktidarlar değildir.. İktidar partileri ülkeleri çok kötü yönetebilirler.. Bu darbe yapmanın gerekçesi değildir.. Darbe, iktidarın yanlış uygulamalarından değil, muhalefetten ümidin kesilmesinden kaynaklanır.. Eğer kötü yönetilen bir ülkede iktidar demokratik yolla değişemiyor ve antidemokratik yollara başvuruluyorsa, muhalefet kendini sorgulamalıdır.. Hazır 14 yıldır bu ülkeyi yönetenler, ülkenin canına okumuşken, neden iktidar olamıyor CHP?..
Erdoğan ne yapacağını biliyordu
Usta Ara Güler’in yanındayız..
Didem Dede’nin master tezi için buluşacağını öğrenince, asistanlığını yapmak bahanesiyle takıldım peşine.. Onlar sohbet ettiler ben bir kenardan izledim, dinledim ve de istifade ettim.. Bir süre sonra, en çok merak ettiğim konuya geldi sıra.. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğraflarına.. Didem’in merak ettiği, usta bir fotoğrafçının, bir dünya liderini fotoğraflarken, kurguda neye dikkat ettiğiydi?.. Ara Güler bu konuda tam da ters köşe bir yanıt verdi; “.. Erdoğan ne yapması gerektiğini biliyordu.. Ben çok fazla müdahale etmek zorunda kalmadım..” Oysa aynı Ara Güler, biraz sonra, Salvador Dali’yi, otel odasının perdesine sarıp nasıl matador kompozisyonu çıkardığını da anlatacaktı. Ömrüne bereket..
Sinan Çetin!
Bu Rüzgâr Çetin davasında her cümle Sinan Çetin üzerinden kuruluyor.. “.. Ünlü yönetmen, usta yönetmen....” Sinema endüstrimizin içler acısı haline ve reklamın algıyı gerçeklikten öte nasıl yönettiğine üzülmeye başladım artık.. Şüphesiz ki çok önemli yönetmenlerimiz-sinemacılarımız var.. Ama Sinan Çetin bunlardan biri değil.. Bu vakte kadar kayda değer hiç bir şey yapmamıştır.. Filmografisi ortada duruyor.. Ya şöhretli isimleri arka arkaya dizerek çektiği reklamlar ya da gişe işi ticari filmler.. Bu adam şimdi “.. ünlü yönetmen...” diye anılıyor.. “Cihangir Kardeşliği Tarikatı”nın önemli isimlerinden Cengiz Semercioğlu, “Rüzgâr, Sinan Çetin’in oğlu olduğu için böyle yaygara yapıyorsunuz, intikamınızı oğlundan alıyorsunuz” falan gibi garip garip şeyler yazmıştı.. Demem o ki, kimsenin Sinan Çetin’i ciddiye aldığı falan yok. Ne sanatı, ne politikası, ne ideolojisi ne de cemaat bağlantısı umurunda insanların. Tek önemsediğimiz alkollü araç kullanan şımarık bir züppenin, bir polis memurumuzu şehid ettiği halde yürekleri soğutacak cezayı almaması.. Durum bundan ibaret..