CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz’un 1. yılında “kontrollü darbe” iddiasını bir daha gündeme getirdi.
Aslında, “darbe girişimi hükümetin kontrolü altındaydı” demiyor. “Hükümetin bu darbeden haberi vardı ama önleyemedi” diyor. Nitekim TBMM’de kurulan 15 Temmuz Darbe Girişimi Araştırma Raporu’na karşı CHP’li üyelerin yazdığı 306 sayfalık “şerh”te şöyle deniyor:
“15 Temmuz darbe girişimi öngörülen, önlenemeyen ve sonuçları kullanılan bir kontrollü darbedir.”
Burada tezatın dik alası var. “Önlenemeyen” bir darbe nasıl “kontrollü” oluyor? CHP, “kontrollü” olduğuna inansaydı, “önlenemeyen” değil, “önlenmeyen” derdi…
Kılıçdaroğlu’nun yaptığı, Batı medyasının eşliğinde FETÖ iddialarına destek vermek. Milletin kafasını, özellikle de CHP’lilerin kafasını karıştırmak. Kılıçdaroğlu hakikatin peşinde değil, Batı destekli Erdoğan düşmanlığına, AK Parti’ye karşı yürütülen saldırılara içerden destek vermek peşinde.
Kendisi Bakırköy belediye başkanının evinden çayını kahvesini içerek TV seyrettiği için Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan hiç söz etmiyor. Gece 12.37’de TV kanallarına face time ile bağlanarak halkı meydanlara, direnmeye çağıran Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve Başbakan Yıldırım’ı es geçiyor. Milleti ile birlikte meydanlarda direnen Cumhurbaşkanının kahramanlığını dile getirmiyor.
FETÖ ihanetine; milletimizin cihana örnek kahramanlığı, Gazi Meclisimiz, darbeye direnen silahlı kuvvetlerin vatansever subayları ve yiğitlik destanı yazan emniyet mensuplarımız dur dedi.
Darbe girişiminin bütün unsurları, darbenin karargâhı, tanklar, helikopterler, savaş uçakları FETÖ terör örgütünün kontrolünde iken ana muhalefet lideri nasıl olur da “hükümet isteseydi bu darbeyi önlerdi” diyebiliyor. “Biline biline darbe önlenmedi” diyor. Öngörülmediğinden, bir darbe ihtimali hiç akla gelmediğinden değil, darbeciler her kritik yeri, karargâhı ele geçirdiği için ve kendilerini son ana kadar 40 yıldır gizledikleri için harekete geçilemedi.
Aslında geçildi de. YAŞ toplantısında ciddi bir tasfiye yapılacaktı. Zaten darbe, bu tasfiye öğrenildiği için öne alındı. “FETÖ şüphelileri” vardı ama 15 Temmuz’daki gibi bir caniliği, hainliği yapma ihtimali kimsenin aklına gelmedi. Darbecilerin kimlerden oluştuğu, ne hazırlık yaptıkları bilinseydi Genelkurmay atıl durur muydu? Genelkurmay karargâhı bu darbe girişimini önlerdi.
Kılıçdaroğlu niye Cumhurbaşkanının yaverlerinin, Genelkurmay başkanının ve kuvvet komutanlarının emir subaylarının, kendi danışmanlarının, yıllarca gizlenmiş FETÖ hainleri olduğunu gözlerden kaçırmaya çalışıyor?
Kılıçdaroğlu fitne peşinde. Bu ülkenin Cumhurbaşkanını, Başbakanını, hükümetini, Genelkurmay karargâhını, 250 millet evladının şahadetine bilerek göz yummakla suçluyor.
249 kişi şehit olmuş, 2 bin 193 insanımız yaralanmış, TBMM, Cumhurbaşkanlığı külliyesi, polis özel harekât binası, Türksat uydu merkezi bombalanıyor. İstanbul ve Ankara emniyet müdürlüğüne baskın düzenleniyor. Cumhurbaşkanına Marmaris’te kaldığı otelde suikast için harekete geçiliyor, TRT’den darbe bildirisi okunuyor, TSK’nın komuta kademesi derdest ediliyor, Akıncı üssüne götürülüyor. Akıncı üssünde elebaşı hain F. Gülen’le Pensilvanya’da görüşmeden iki gün önce gelmiş siviller darbe girişimini baştan itibaren kontrol ediyor.
Yıllarca gizliden gizliye yapılan planlamanın boyutları, dünyada benzeri olmayan ve yabancı istihbarat destekli organizasyonun çapı ve operasyonel kabiliyeti ortada iken Kılıçdaroğlu hepimizin aklı ile alay ediyor.
Bir “kontrol” tabii ki var. Bu, FETÖ’yü de kontrol eden CIA başta Batılı istihbarat servislerinin kontrolü…
Kılıçdaroğlu bundan bahsedebilir mi?