FETÖ’nün 15 Temmuz’da gerçekleştirmeye kalktığı darbe-işgal girişimiyle ilgili çatı davaların duruşmaları da gösterdi ki haysiyetsiz hainlerden oluşan Gülen terör örgütü tıkıldığı yerde melun varlığını beyhude sürdürüyor.
Darbe suçu işlerken suçüstü yakalanan; hukuksuz emir verdiği, vurun, ezin, enterne edin talimatları kamera kayıtlarıyla, whatsapp yazışmaları ve görgü tanıklarıyla belgelenen, HTS kayıtları, örgüt evi ziyaretleri, örgüt hiyerarşisindeki yeri, tanık ifadeleri, ByLock kullanımı dosyalarda sabit olan sanıklar tam da Fetullah Gülen terör örgütüne özgü sümüksü pişkinlikle ifade veriyorlar.
Daha önce darbe suçunu ve örgüt mensubu olduğunu itiraf etmiş, Gülen tarafından mankurtlaştırıldığını örgüt mensubu olmayan birinin detaylandıramayacağı şekilde etraflıca anlatmış sanıklar bile mahkemede FETÖ fabrika ayarlarına dönmüş durumda.
Aynı merkezden geldiği anlaşılan sufleyi tekrar ediyor, yalana, inkâr ve iftiraya sığınıyorlar.
İfadeleri okuduğunuzda sanıkların davanın akışını, karar sonrası süreci ve toplumsal algı ve duyguyu sistematik şekilde etkilemek istediği anlaşıyor.
***
İfadeler giderek tek tipleşse de FETÖ mensuplarının yargılandığı farklı şehirlerde, farklı suçlar dolayısıyla görülen çok sayıda dava var.
Bilindiği gibi Fetullah Gülen Terör Örgütüne ilişkin yargısal süreçler 15 Temmuz’dan önce başlamıştı.
Örgütün yapısı, işleyişi ve hedefleri hakkındaki ilk kapsamlı iddianame Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı FETÖ çatı iddianamesidir ve darbe girişiminden önce tamamlamıştı. İddianamede FETÖ’nün devlete sızarak devlet hiyerarşisi dışında bir hiyerarşi oluşturulduğu, örgütün yalan, inkar, iftira ve kumpasla insan, para ve nüfuz edinmeye çalıştığı, planlayarak suç işlediği, amacının ülkeyi içerden işgal etmek olduğu net şekilde ortaya konmuştu.
Rezil 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ise pek çok ilde olay bazlı davalar açıldı. Aralarında “Yurtta Sulh Konseyi” üyelerinin de bulunduğu sanıkların yargılandığı Ankara, İstanbul ve Marmaris’teki çatı davaları özellikle önemli ve öncelikli ama.
Lakin kamuoyuna yansıdığı haliyle iddianamelerin sağlamlığına, dosyalardaki delillerin varlığına rağmen FETÖ, mahkeme safhasını ifsat etme derdinde ve hala bunu deneme güç ve cüretine sahip.
***
Farklı illerde görülen çok sayıdaki davada FETÖ sanıkları şunu yapıyor:
- (Suçüstü yakalanmış, somut deliller var ama) ilk ifadesini yalanlıyor.
Bilmiyorum, ilgim yok, orada değildim, Akıncı üssüne kamelyada oturup sigara içmeye gitmiştim, FETÖ’cü değilim, Allah Fetullah Gülen’in belasını versin, diyor.
- Duruşmaları izleyen, ifadeleri okuyan herkesin hemfikir kaldığı şekilde yaşanan gerçekle ve her birimizin aklıyla alay etme cüreti gösteriyorlar.
- Olay çıksın mahkeme karışsın ki yargılamanın selametine gölge düşsün diye salondaki şehit yakınlarının ve gazilerin yarasını kasten kanatıyor, kayıplarla dalga geçiyorlar.
- 15 Temmuz’un kontrollü darbe olduğunu, Gülen’in ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun tekrar edip durduğu gibi “tiyatro” sahnelendiğini ima/iddia ediyorlar. Böylece hem hükümeti suç ortağı ilan edip hem de suçlarını inkar ve Türkiye’ye iftira etmeleri mümkün olabiliyor.
- Sivillere neden ateş açtınız, meclisi neden bombaladınız, hukuksuz emri neden yerine getirdiniz sorularına cevap veremeseler de “olay yerine terör olaylarına müdahale için gitmiştim, tankları, ağır silahları ve askerleri sokağa Kolluk Kuvvetlerini Toplumsal Olaylarda Destekleme (KOKTOD) kapsamında çıkardık” diyerek darbe suçundan sıyrılmaya çalışıyorlar.
- 250 şehidin varlığına, 2 bin beş yüzden fazla gazinin kopan koluna bacağına rağmen işledikleri suçu örtbas edip üste çıkabiliyorlar. “İşkence gördüm” diyerek ilk ifadelerini inkar ediyorlar.
- Türk yargısının yargılama, Türkiye halkının kınama cezasından kurtulamayacakları aşikar ama hala Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden Türkiye aleyhine karar çıkartabilmenin hesabındalar.
- Hal bu ki sanık ifadelerinin tektipliği bile bize sadece FETÖ bağını ispatlıyor.