2019’da iki önemli seçim var. Biri Mart ayında yapılacak olan belediyeler, diğeri Kasım ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler.
2019 Türkiye için tarihi bir dönüm noktasıdır.
Dile kolay sistem değişiyor. Değişimin mimarı Erdoğan onca yükünün yanı sıra o tarihte yeni bir 7 Haziran yaşanmasın diye partinin başına geçmek gibi ağır bir yükü omuzluyor.
Gel gör ki dünyada neredeyse üçüncü dünya savaşı çıkacak ama birileri içerde hâlâ Erdoğan’ı yalnızlaştırmaktan başka bir işe yaramayacak ve önümüzdeki seçimleri etkileyecek yayınlar yapmaya devam ediyorlar.
***
Baştan söyleyeyim, ‘damat adaleti’ söyleminin hedefinde AK Parti ve dolayısıyla Erdoğan var!
Salınan sanıklar partideki önemli isimlerin damatları oldukları için yargının bu kararı öne çıkarılıyor. Yoksa salınan daha üst düzeydeki kimi sanıkların adı bile anılmıyor.
AK Parti muhalifleri açıkça, ‘AK Parti yargıyı yönlendirerek yakınlarını koruyor’ propagandası yapıyor.
Ve bunu tepe tepe kullanıyorlar/kullanacaklar.
Muhaliflere ne diyeceksiniz, onlar AK Parti’yi ve Erdoğan’ı köşeye sıkıştırmak için fırsatı değerlendiriyorlar.
İşin garibi AK Parti destekçisi olarak bilinen kimileri de bu ‘damat adaleti’ söylemini kullanarak -kasten ya da farkına varmadan- hem AK Parti’ye hem Erdoğan’a zarar veriyorlar.
***
En son Arınç’ın damadının salıverilmesi medyanın diline düştü.
Dikkat edilirse yargının kararı değil, Arınç’ın ismi hedefte. Tabii hemen beraberinde de Topbaş’ın ismini zikrediyorlar.
Muhalifler Arınç ve Topbaşisimlerini öne çıkararak AK Parti hükümetinin yargıyı yönlendirdiğini iddia ediyorlar.
Bu sinsi argüman FETÖ ile mücadele veya adil yargı falan değil önümüzdeki seçimlerde AK Parti’yi olumsuz etkileme argümanıdır.
***
Benim gibi başından beri bu cemaate uzak duran ve eleştiren istisnalar (buna rağmen eğitim faaliyetlerini takdir etme hatasına düştüğümü itiraf etmeliyim) dışında toplumda dolayısıyla AK Parti içinde de bu cemaate iyi gözle bakan ve değişik irtibatları olan insan sayısı az değildir.
En azından gazetesini almıştır,sendikasına üye olmuştur, çocuğunu okuluna ya da dershanesine göndermiştir, bankasına para yatırmıştır; uzatmayalım bir şekilde irtibatı olanlar az değildir.
Bu irtibat eğer hükümetin milat olarak ilan ettiği 17/25 Aralık’tan sora da devam etmişse incelenmesi ve gerekli hukuki işlemin yapılması normaldir.
***
Ama 17-25 Aralık’tan sonra biri bu çeteyle arasına mesafe koyduysa, devletinin yanında yer aldıysa ona yapılacak haksızlık zulümdür.
Bir dönem cumhurbaşkanının da ‘at iti it izine karıştı’ derken bu haksızlıklara işaret ettiğini unutmayalım.
Arınç damadının irtibatını inkar etmiyor ama 17/25 Aralık’tan sonra devletin safında yer aldığını söylüyor. Ona kimse inanmıyor, çünkü inanmak istemiyor!
***
O da bu tür yayınlarla uğraşmanın sonuç vermeyeceğini düşündüğü için çok ciddiye almıyor.
Nihayetinde partide aktif olarak bir görevi olmadığı için aleyhindeki propagandanın zararı Topbaş aleyhindeki kadar etkili değil.
Topbaş halen AK Parti adına İstanbul Büyük şehir Belediye Başkanı olarak görev yapıyor ve 2019 yılına kadar da bu görevi sürdürecek.
Dolayısıyla AK Partiyi desteklediğini söyleyenlerin dikkat etmesi gereken önemli nokta Topbaş aleyhine yapılan her yayının AK Parti ve Erdoğan aleyhine yapılan seçim çalışması olduğudur.
Bu konuya devam edeceğiz.