Sosyal ya da süreli medyada akraba sanıklar üzerinden partili isimlerin itibarsızlaştırılması o partiye zarar verir.
Dolayısıyla Topbaş aleyhine yapılan yayınlar da doğrudan AK Partiyi yıpratmayı hedef alan yayınlardır.
Çünkü o AK Parti’nin belediye başkanıdır.
***
Şunu hatırlatmakta fayda var ki, dindar camiada FETÖ’ye en uzak olanlar MSP, RP ve FP çizgisinden gelenlerdir. Çünkü FETÖ elebaşısı bu hareketin lideri merhum Erbakan’a daima muhalefet etmesiyle meşhurdur.
Topbaş da o çizgiden gelmektedir. 1977 yılında MSP’den, 1987 yılında RP’den aday olmuş o siyasi çizgide bir dönem Beyoğlu Belediye Başkanlığı yapmıştır.
Cemaat olarak bilinen yapıyla 17/25 Aralık öncesi ilişkisinden dolayı hiç kimseyi töhmet altında bırakmamamız gerektiğini daha önce yazmıştım.
Topbaş da, kızını 17/25 Aralık’tan sonra evlendirmemiştir!
Dolayısıyla Topbaş’ı FETÖ ile irtibatlı göstermek ayıptır, günahtır.
***
İşin siyasi yönüne dönecek olursak Topbaş, 124 ülkeden daha büyük İstanbul’u 13 senedir AK Parti adına yönetmektedir. 98 milyarlık yatırımlara başkanlık etmiş, İstanbul’un birçok dünya başkentinden daha güzle bir şehir olmasına katkıda bulunmuş ayrıca Dünya Belediyeler Birliği (UCLG) Başkanlığını da yüz akıyla yürütmüş değerli bir şahsiyettir.
Erdoğan nasıl lider olarak Türkiye’nin yüz akıysa Topbaş da İstanbul’un dolayısıyla AK Parti’nin yüz akı başarılı bir başkandır.
Seçimlere kadar da görevinin başındadır.
Kendisi aday olmayacağını ilan etmiştir ama 2019 Martı'nda yapılacak olan seçimlere onunla gitmek AK Parti için büyük bir avantajdır.
***
Ankara’yı şehir yapan ve başarılı bir başkan olan Gökçek, son yerel seçimleri kıl payı kazanmışken Topbaş’ın büyük bir fark ile kazanmasını iyi değerlendirmek gerekir.
Topbaşsiyasi polemiklerden uzak işine odaklanmış bu yüzden de partili olmayanların bile takdirini kazanmış bir şahsiyettir. Yani AK Parti’nin artısıdır.
Unutmayalım 2019 Mart ayında yapılacak yerel seçimler Kasım’daki genel ve başkanlık seçimlerinin gerçekçi anketi olacaktır.
İstanbul Türkiye’nin aynasıdır. Topbaş faktöründen istifade etmek gerekirken damadıyla onu yıpratmak sadece İstanbul seçimlerini değil cumhurbaşkanlığı seçimlerini de etkiyecek bir tutumdur.
***
Ayrıca yargıyı bu nasıl etkilemedir ki, Topbaş damadının 21 gün gözaltında tutulmasını engelleyememiş, 8 buçuk ay tutuklu kalmasını müdahale edememiş?!! Adam beraat de etmemiş tutuksuz yargılanıyor!
Varsa irtibatı iltisakı darbe girişimine dahli, kararı verecek olan yargıdır.
Dolayısıyla damat damat diyerek sürekli AK Parti’nin önemli isimlerini itibar suikastına maruz bırakmak, partiyi yargıya müdahale ediyor göstermek partiye zarar verir.
***
Yine hatırlanmalıdır ki, eğer karar yanlışsa, karar veren hâkimlerin eleştirilmesi gerekirken, partili isimlerin öne çıkarılması siyasi bir propaganda yöntemidir.
Partiyi desteklediklerini söyleyenlerin bu söylemi kullanmaları, hem parti içinde fitne çıkması amacına hem de çevresindeki önemli isimleri itibarsızlaştırarak Erdoğan’ı yalnızlaştırma hedefine hizmet anlamına gelir.
AK Partililerinbu tuzağa düşmemeleri gerekir diye düşünüyorum.
HAMİŞ
Mehmet Metiner’indünkü, “Bu tür yargısal işlemleri eleştirmenin başta Erdoğan olmak üzere AK Parti'ye zarar vereceğini söyleyenlere bilmem ki ne demeli?” ifadesini bana yönelik sitem olarak algıladım.
Ben de tam bunu söylüyorum Metiner kardeşim. Yargısal işlemleri eleştirelim, partinin önemli isimlerini itibarsızlaştırmayalım diyorum.