İki BAE casusunun, Muhammed Dahlan’a çalıştığı ortaya çıktıktan sonra, "Dahlan operasyonlarına devam ediyor" başlıklı bir yazı yazdım. İşte bu yazının ardından çok önemli bilgiler ulaştı bana. Dahlan'ın sahiden de bu topraklarda çalışmaya devam ettiğini anlatan kaynağım ilerleyen günlerde çok şaşırtıcı bağlantıların ortaya çıkacağını söylüyor. Dahlan'ın; başta Gezi, 17 Aralık ve 15 Temmuz olmak üzere Türkiye'deki darbe girişimleri ve terör olaylarını finanse ettiğini biliyorduk. Bunun kaynağı ise Dubai ve Londra üzerinde kurmuş olduğu fonlarmış. Ve meğer bu noktada Londra'da yerleşik bir Türk fon yöneticisi ve Konya merkezli bir holdingin hesapları kullanılıyormuş. Ve şimdi sıkı durun. Kaynağımın iddiası, bu Konya merkezli holdinge yakın bir siyasetçinin “15 Temmuz başbakanı” olarak hazırlandığı yönünde. Yani darbe girişimi başarılı olsaydı, bu merkez kamuoyuna, insanların çok da yadırgamayacağı bir ismi 'kahraman' olarak sunup belki de darbenin akamete uğratıldığına inanmamızı isteyecekti. Biz, ‘belki liderimizi şehit verdik ama ülkeyi darbecilere bırakmadık' zannederken asıl darbeciler yerlerine çoktan yerleşmiş olacaklardı. Hesap ve oyunlar çok büyük. Ama Türk milleti feraseti ile bu girişimlere her zaman karşı koymuş ve koyacaktır.
Yaşar Okuyan'ın nesi var peki?
Yaşar Okuyan MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye ahlaksız göndermede bulunmuş. Doğruları söyleyen Bahçeli için; "Yoksa kaseti mi var" diye sormuş. Yani demek istiyor ki; "Bahçeli normalde böyle düşünmez. Belki de şantaj yapılıyordur kendisine.." İlginç. Şimdi bu isim, 5 milyar dolarlık SSK yolsuzluğu yaptığını ileri sürdüğü Kemal Kılıçdaroğlu'nun elinden yakasına CHP rozeti taktı.“Kılıçdaroğlu'nu sarf malzeme yolsuzluğu suçlamasında DGM'den Rahşan Affı kurtardı” diye beyanatlar verdi. Kemal Bey'in, Sabah gazetesindeki yazılarına bile tahammül edemeyip bakan nüfuzu kullanarak yazıları durdurdu.. (İddia 2010'da Faruk Bildirici'ye konuşan Kılıçdaroğlu'na aittir) Şimdi sormazlar mı adama; "Bu kadar sert dönüşün sebebi nedir" diye.
Mediha Olgun hâlâ işsiz biliyor musunuz?
Bir Mediha Olgun vardı hatırlıyor musunuz? Başkasının yaptığı haberler nedeniyle 120 gün tutuklu kalmıştı Sözcü gazetesi birinci davasında. Ne enteresan değil mi? Gazete, iki adamını korumak adına suçu Mediha Olgun'a yükleyip kenara çekilmişti. Sonra da zaten kovdu. Neden? Çünkü kendisine atfedilen suçu işlemediğini söylediği için. El birliğiyle oluşturulan algıya katkı sağlaması gerekiyordu oysa. "Hakkımdaki suçlamanın bütün sorumluluğunu üstlenmeye hazırım" demesi bekleniyordu. ‘Ölü Ozanlar Derneği’nde hocasına sahip çıkan Bay Anderson tavrı bekliyorlardı. Oysa o gerçeği söyledi. "Yapılan haberler suç mudur değil midir bilmem ama o haberleri ben yapmadım" dedi. Şimdi ne yapıyor peki Mediha Olgun biliyor musunuz? Hükümete çekilen operasyonda kullanıp bir kenara attıkları o ödüllü gazeteci hâlâ işsiz. Bilin istedim.
Oktay Ekşi'nin hayalindeki Hürriyet!
Oktay Ekşi, daha da Hürriyet okumayacakmış. Neden? Canan Kaftancıoğlu'na verilen ceza haberini Hürriyet küçük görmüş. Yıllarca başyazarı olduğu gazeteyi bir daha okumayacakmış. Demek Oktay Bey'in hayal ettiği Hürriyet bu değil. Başyazıdan kendi kalem arkadaşlarını (iftira atarak) ihbar ettiği, seçilmiş başbakan için 'analarını bile satarlar' diyebildiği bir Hürriyet istiyor demek ki.
Susamam şarkısındaki 15 dakikaya sığmayan üç harf
Herkes aynı şarkıyı konuşuyor. Şanışer’in “Susamam” çalışmasını. Kadın haklarından hayvan haklarına tutuklu gazetecilerden yolsuzluklara bin tane laf geçiyor şarkıda. 15 dakika. Merak ediyorum. Bu 15 dakika içine tek cümleyle teröre şehit verdiğimiz vatan evlatları, Eren Bülbül, Yasin Börü, alçak kalleş PKK terör örgütü ve dağdan çocuklarını bekleyen anneler sığmadı mı?