İspanya’da minibüsle yayalara yönelik yapılan saldırıda 14 kişi öldü, yüzlerce yaralı var. İspanya’daki saldırının ardından Finlandiya ve Rusya’da da yolda yürüyenlere yönelik bıçaklı saldırılar gerçekleşti.
Geçmiş yıllardaki Avrupa ve ABD’deki terör saldırılarını da son saldırıların üzerine eklersek, terörün sadece bir coğrafyanın (Ortadoğu) kaderi olmadığını, dünyanın herhangi bir yerinde her an bir terör saldırısına mâruz kalınabileceğini, dolayısıyla güvenli bir bölgeden bahsedilemeyeceğini söyleyebiliriz. Son 1 yıldır Avrupa’daki saldırılarda da görüldü ki Batı, Afganistan, Irak, Suriye’de tonlarca bombalarla çoluk çocuk binlerce sivili katlederken kendi halkları kendi topraklarında bir minibüs, bir bıçakla katledilebiliyor! Batı için daha vahim olan ise, binlerce kilometre uzaklıkta işgal ettikleri topraklardaki halkları, attıkları binlerce bombalarla sindiremezken bir bıçaklı terör saldırısıyla vatandaşları psikologların önünde kuyruk oluşturuyor, ordu şehre iniyor, olağanüstü hal ilan ediliyor. Bıçaklı terör bombalı teröre galip geliyor!..
Batı, İslâm coğrafyasına attığı bumerangın topraklarına dönmesine mâni olamıyor; bumerang bu, tabiatında var çıktığı yere dönmek!.. Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun 1996 senesinde yaptığı ikâzı hatırlayalım: “Ve tutuşturduğu yangını uzaktan emniyet içinde seyreden emperyalist dünya ile birlikte görecektir ki, Rusya’yı Rusya’da, Fransa’yı Fransa’da vuran acımasız “terör”; İngiltere’yi İngiltere’de, Amerika’yı Amerika’da vuracaktır.”
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Batı’ya defaatle yaptığı uyarı da bu minvalde…
İspanya’daki saldırıyı DAEŞ üstlendi. Yalnız, her zaman olduğu gibi yazarlarımız, ‘münevver’lerimiz de saldırıyı ‘üstlenip’, biz Müslümanlar’ın ne kadar şiddet yanlısı, ne kadar cahil, ne kadar medeni(!) dünyadan uzak kaldığımızı yazıp çizmeye başladılar. Neymiş, İslâm dünyası demokratikleşmeyi tamamlasaymış terör olmazmış! Bu lâkırdıları edenlerin, İslâmcılık geçmişi olan, İslâmcı dergi, gazetelerde yöneticilik yapmışlardan çıkması da hiç de şaşırtıcı değil!
Kalpleri ve zihinleri Batı’ya bakan eşhas, Fransız Renan’ın İslâm hakkındaki hezeyanlarına hak veren mektubu kaleme alan Üstadları Cemalettin Efgani gibi Batı’ya temenna çakıyor! Bu zümrenin zavallılığı, zihin dünyalarını oluşturan Efgani, Abduh gibilerinin Batı kompleksidir...
“İslâm dünyası demokratikleşmeyi tamamlasaydı terör olmazdı’’ diyenler, demokratikleşmeyi tamamlamış (Ne demekse!) Batı’nın işgal ettiği topraklarda kundaktaki bebeklere varıncaya kadar bombalarla katletmesini demokratik buluyorlar ki bizlere ulaşılması gereken hedef olarak hâlâ Batı’yı gösteriyor, Müslüman kardeşlerine Batılı değerlerden vazgeçmemeyi öğütlüyorlar! Ve ne hazindir ki mezkûr tayfa, Batı’da meydana gelen herhangi bir terör saldırısında, daha kimse üstlenmemişken ve saldırıya uğrayanlar henüz kimseyi suçlamıyorken hemen üstlenip, “Biz Müslümanlar şöyleyiz böyleyiz” deyip içlerindeki cerahati üzerimize boca ediyorlar.
Oysaki, kalben ve zihnen Batı’ya bakan ve öykünenler Batı’ya, Müslümanları suçlayarak yardımcı olamazlar. Nefeslerini Müslümanları kötülemeye yoracaklarına Batı’nın hatalarını konuşsalar insanlık adına büyük adım atmış olurlar! Çünkü terör bumerangı Batı’nın elinde biz Müslümanlar’ın değil!..
DAEŞ veyahut başka bir isim adı altında terör yapanlar biz Müslümanlar’ın değil Batı’nın sorunudur. Tarla sahipleri ne ekerse onu biçer; mevzu bu kadar sarih!..