Dün 29 Ekim 2018 idi.
Osmanlı cihan devletini parçalamak ve paylaşmak üzere coğrafyamıza saldıran küresel güçlere karşı direnişin; bir avuç Anadolu toprağına tutunuşun ve yeniden var oluşun 95. yılı.
Balkanlardan ve Kafkaslardan söküle söküle gelenlerle birlikte toprağı vatan, bayrağı kefen bilişin yıldönümü.
Şimdi, yüzyıl sonra benzer bir saldırı altındayız yine.
Her şey daha sofistike ama. Farklı araçlar ve yöntemlerle saldırılıyor ama ne niyette ne hedefte değişiklik olmadığını biliyor ve görüyoruz. Buna direniyoruz.
İçimizdeki gafillere, hainlere ve cahillere rağmen üstelik… Yine.
***
Yüzyıl önceki Sykes Picot benzeri gizli bir anlaşmanın coğrafyayı bir kez daha parçalamak için devrede olduğu anlaşılıyor.
Bir asır önce ana gövdeye ait olan parçaların 90’larda başlayan yıkım operasyonlarıyla nasıl daha da ufalandığını gördük. Suriye’deki vahşi paylaşım savaşının nasıl uzatıldığına, kendinde süper güçler vehmeden açgözlü devletlerin terör örgütlerinden medet umduğuna şahit olduk. Milyonlarca masumun, çoluk çocuğun hayatı, kadim şehirlerin yıkımı, insanlığın ölümü pahasına...
Allah’a şükür ki bu kirli, dengesiz, ahlaksız dünyanın içinde ülkemiz biricikliğini koruyor. Adaleti, insanlığı, doğruyu temsil ediyor.
Mazlumun hakkını her platformda gürül gürül savunduğu ve yardıma ilk koşan ülke olduğu için biricik Türkiye.
“Dünya beşten büyüktür” diyebildiği, adaletli alternatifler önerebildiği için biricik. Kendisine, iradesine, namusuna yönelik saldırı ve tehditleri “euzu billah” hakkıyla bertaraf edebildiği için. Yılıp yorulmadan yeniden başlayabildiği için biricik.
***
Türkiye’ye inancın ve çalışıp çabalamanın bir sonucuydu dün yaşanan haklı coşku. Cumhuriyet’in 95. Yılı, dünyanın en prestijli projelerinden biriyle taçlandırıldı çünkü. İstanbul, üstelik ekonomimiz büyük ve sistematik bir saldırı altındayken dev bir esere, yeni bir havalimanına kavuştu.
“İstanbul Havalimanı” adı verilen bu büyük eser sayesinde Türkiye havayolu taşımacılığında en üst lige çıkacak. Büyük bir istihdam sağlanacak. Son kısımlar da tamamlandığında dünyanın en büyük havalimanı olacağı bilinen İstanbul Havalimanı’nın ekonomide büyük bir domino etkisi yapması bekleniyor.
***
Yakın, çok yakın tarihimiz büyük bir dış saldırının ve tertemiz bir direnişin de tarihi aslında. İstanbul Havalimanı, Türkiye’ye yönelik sofistike saldırıların açık hedefiydi. CHP’nin klasik ayıplı davranışını tekrar ederek iptali için mahkeme kapılarına koştuğu bir Cumhuriyet projesiydi.
Yapılmasının planlandığı 2012’de başladı ilk siyasi tartışmalar. Ardından biçim değiştiren saldırılar geldi. Gezi’de terör estiren ve Türkiye’yi esir almaya kalkan karanlık güruhun en çok ısrar ettiği konuydu üçüncü havalimanının yapılmaması.
PKK ve FETÖ’nün ortaklık ettiği, CHP ve HDP’nin el ele tutuştuğu, Atatürk posterleriyle Öcalan posterlerinin yan yana açılabildiği, kitlelerin sürü gibi hareket ettirildiği korkunç bir saldırıydı Gezi kalkışması.
***
Şükür ki Türkiye’yi 2023 hedefinden saptırmaya kalkanların eli, Erdoğan’ın siyasi liderliği sayesinde kırıldı. Projeler durmadı lakin saldırıların arkası da kesilmedi.
17-25 Aralık kumpasları, beş ayrı terör örgütünün gerçekleştirdiği saldırılar, MİT’e yönelik algı operasyonları, 6-8 Ekim Kobani kalkışması, hendek terörü ve nihayetinde işgal amaçlı 15 Temmuz 2016 darbe kalkışması. Ve eş zamanlı olarak terörün sınırlarımızı zorlayışı.
Her birinden başarıyla çıktı Türkiye. Devletteki FETÖ temizliğiyle birlikte içerdeki ve sınırımızdaki terör örgütleri çok daha kolay temizlendi. Her işimiz daha kolay ve daha temiz tamam oldu.
Biraz da bu yüzden İstanbul Havalimanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifade ettiği gibi “sadece havalimanı değil büyük bir zafer anıtıdır”.
Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere emeği geçen herkese minnetle… Hayırlı uğurlu, uzun ömürlü ve bereketli olsun inşallah.