CHP’nin Gül macerası üç günde bitti.
Pazartesi günü Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, CHP Genel merkezinde Kılıçdaroğlu ile görüştü. Ayrılırken Abdullah Gül ile ilgili soruya, “hafta sonuna kadar belli olur” dedi.
Şurası önemli; “Gül konusu gündeme gelmedi” demedi. Kılıçdaroğlu da sessiz kaldı, Gül konusunu konuştuklarını kabul etti.
Çarşamba günü ise Kılıçdaroğlu, Gül defterini kapatmak zorunda kaldı.
Önce Meral Akşener, adaylığını geri çekmeyeceğini bir daha ilan etti. Ama asıl CHP içerisinden çok sert tepkiler geldi. Peş peşe açıklamalar ile Kılıçdaroğlu’nu sus pus ettiler.
Yalova milletvekili Muharrem İnce patladı: “Abdullah Gül bizim Tayyip Erdoğan'dan kurtulma tercihimiz, seçeneğimiz olamaz, olmamalıdır. Ben adayım” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ise Kılıçdaroğlu-Karamollaoğlu görüşmesi olmamış gibi gözümüzün içine baka baka: "Yeter... Bu kadar spekülasyon canımıza tak etti. CHP’nin gündeminde Abdullah Gül diye bir isim olmadı, şimdi de yok, olmayacak da..." dedi.
Artık Gül’ün, “Erdoğansız Türkiye” senaryosunda çatı aday gösterilmesi planı yattı. Son hamlede SP’nin adayı olabilir.
Bize göre Gül hala sesiz kalmakla milliyetçi muhafazakâr tabanda kendini bitirdi. Bu saatten sonra ne dese acı bir tebessüm ile karşılanacak. Rahmetli babamın en sık lafıydı: Kendi düşen ağlamaz...
CHP içerisinden tepki geleceğini bile bile Kılıçdaroğlu, Gül’ün çatı adaylığını niye ciddiye aldı?
Biz desek, CHP’liler muhalefet yapıyoruz diye okumazlar da, Cumhuriyet gazetesi yazarı Aslı Aydıntaşbaş’ın, dün yazdığı şu satırlar üzerinde belki düşünme fırsatı bulabilirler:
“Kemal Kılıçdaroğlu, partideki tribünlerden gelen sese değil, ‘kazanmaya’ odaklanmış halde. CHP’liler, özellikle de sosyal medyada çok yüksek sesli konuşan topu topu 20-30 bin kişilik bir grup, Kemal Bey’in yapmaya çalıştığı işin mantığını anlamıyor. Hâlâ ‘parlamenter sistem’ varmış ya da Türkiye’nin çoğunluğu CHP seçmeninden oluşuyormuş gibi bir yanılsamayla hareket ediyorlar. Özür dileyerek söylüyorum ve 56 milyon seçmenin profilini tam anlamıyorlar. Sol aday olsun, CHP’den olsun, alnında Altı Ok damgası olsun vs. istiyorlar.
“Matematiksel olarak CHP içinden çıkan ve güçlü CHP kimliği olan bir aday, ilk turda yüzde 25 alıyor, ancak ikinci turda yüzde 51’i bulamıyor. “Türkiye’de yüzde 60-65’lik bir muhafazakâr-milliyetçi seçmen var. Bunların çoğu, “CHP” markasına önyargılı. Kendi yaşam alanının tehdit altında olduğunu düşünerek muhafazakâr ya da kendi muhafazakâr olmasa da muhafazakâr-dostu bir kimliğe daha sıcak bakıyor.
“CHP genel merkezinin şu zamana kadar Abdullah Gül gibi seçenekleri ciddi olarak değerlendirmesinin nedeni de bu. Bütün yoklama ve simülasyonlarda, ikinci turda Tayyip Erdoğan’ı yenebilecek tek isim, açık ara Abdullah Gül gözüküyor. Kemal Bey bu yüzden Gül meselesine kafa yoruyor. Gerçek şu ki, gündeme gelen diğer isimler, ikinci turda ya Kürt oyu alamadığı için ya da muhafazakârlara itici geldiği için, kazanamıyor.
“Gel gör ki, Meral Hanım şu anda farklı araştırmalarda yüzde 7-11 arası gözüküyor. Büyük bir iddia koyuyor ancak bunu destekleyen rakamlar yok. Siyaseti bilenler açısından bunun matematiksel bir dayanağı yok.
Bu durumda CHP de kendi adayına yönelecektir. Zor bir karar bu. Gül dışında gündemdeki isimlerin ikinci turda şansı zayıf.
“Şu bir gerçek: Dün ortaya çıkan tabloyla Tayyip Erdoğan, ciddi anlamda rahatlamış durumda. Artık işi, daha kolay.”
Solda siyasetin gerçeğini görenler var elbet. Ama CHP’nin takıntılarından, önyargılarından örülü zihniyetini değiştirmenin yolunu bulamıyorlar.
Muhafazakârlardan sadece oy alma hesabının yapılması, derinlere inemediklerini, meselenin künhüne vakıf olamadıklarını gösteriyor. Hadi anlayacakları dilden söyleyeyim; bu milleti tanımamanın, bizi biz yapan değerleri benimsememenin bedelini ödüyorlar.
Siz millete Fransız kalırsanız, millet de sizi Erdoğan karşısında yenilgiye mahkûm eder.
25 Haziran sabahı bu satırları hatırlarsınız…