Yeniden Refah Partisi'nin de Cumhur İttifakı'na katılması, seçime giden yolda önemli bir kilometre taşıdır.
Yaklaşan seçimlere Türkiye'nin istikbali adına çok önem veren millet evlatları açısından Fatih Erbakan'ın kararı bir müjde olmuştur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Fatih Erbakan'ı ve partisini ne kadar önemsediği de anlaşılmış oldu.
Sayın Erdoğan, YRP'nin, kısa önce ittifaka katılmama kararına rağmen küsmedi, kırıcı olmadı.
Cumhur İttifakı'nın seçim zaferi için Erdoğan ve Erbakan isimlerinin yan yana gelmesi, hem önemli hem de anlamlıdır.
Milli Görüş çizgisini temsil iddiasındaki Temel Karamollaoğlu ve Saadet Partisi de böylece layık oldukları masada kalmışlardır.
HÜDAPAR'ın, AK Parti listelerinden seçimlere katılması ve Erdoğan'ı destekleme kararı alması da ayrıca bir müjdedir.
Bu iki gelişme ile Cumhur İttifakı'nı tahkim etmiş, yüklendiği tarihi misyon kuvvetlenmiştir.
Cumhur İttifakı, 15 Temmuz hain FETÖ darbe girişimine karşı milletimizin şuurlanması, Çanakkale ruhu ile yeniden ayağa kalkmasının adıdır.
Cumhur İttifakı, siyasi bir ittifakın çok ötesindedir.
Yeniden Refah Partisi'nin ve HÜDAPAR'ın, milletimizi sevindiren kararları, bu ittifaka gönül bağlayan milyonlara rahat bir nefes aldırmıştır. Karamsarlık bulutlarını dağıtmıştır.
Saflar nasıl da belli olmuştur.
Kim kiminle, kimin eli kimin cebinde nasıl da yakalanmışlardır...
Saadet Partisi ile Yeniden Refah Partisi'nin duruşları nasıl da netleşmiştir.
Mesela Ayasofya ölçü olmuştur.
Temel Karamollaoğlu, sırf 6'lı masaya yönetenlere yaranmak için daha birkaç gün önce "Ayasofya büyük bir müessese, büyük bir bina. Cami olarak kullanılan kısımların ötesinde diğer bölümler turistlere de açılır, gelirler ziyaret ederler" diye saçmalarken;
Fatih Erbakan,
"Ayasofya Camii, İstanbul'un ecdadımız tarafından fethinin sembolü, Hakk'ın Batıla üstün gelişinin simgesidir. Cennet Mekân Fatih Sultan Mehmet Han'ın vasiyeti uyarınca yeniden ibadete açılması çok hayırlı ve tarihi bir adım olmuştur." dedi...
Karamollaoğlu, milliyetçi maneviyatçı ana gövdenin parçalanması peşinde koştu/koşuyor. DEVA ve Gelecek Partisi için şu söylediklerini unutmadık:
"Davutoğlu ve Babacan gibi uzun yıllar etkisi olduğu bilinen kişileri ve geçmişte Cumhurbaşkanlığı yapan Abdullah Gül'ü bütün olarak ele aldığınız zaman bu isimlerin AK Parti'den ayrıldıktan sonra parti tabanında en az yüzde 20-30 çözülme sağlayacağını düşünürdüm, bu olmadı..."
Şimdi Kılıçdaroğlu'na koltuk değnekliği yapan bir siyasetçinin gayesi asla demokrasi, hukukun üstünlüğü falan değildir. Bütün derdi bir projenin hedefi olan Erdoğansız Türkiye'dir...
Yeniden Refah Partisi, Saadet Partisi gibi parçalanmanın, bölünmenin değil bütünleşmenin, birliğin adımını atmıştır.
Artık iyece ortaya çıktı ki, Kılıçdaroğlu; PKK'nın, FETÖ'nün, ABD'nin, AB'nin adayıdır.
Kandil'in ağalarına HDP üzerinden teminatlar veren Kılıçdaroğlu, KHK'lırarı devlet kadrolarına yeniden yerleştirme vaatleri ile de FETÖ'cüle el uzatıyor.
FETÖ ve PKK için çırpınanlarla, terör örgütlerine karşı olanlar evet, saflarını iyice belli etti.
Ayasofya deyince, Karabağ deyince, İHA, SİHA, Akıncı deyince, vatan, bayrak, devlet, aziz millet deyince, beraber yürüyenler var...
Bir de bunları duyunca deliye dönen, "geliyoruz, bütün AK Partilileri örgüt üyeliğinden yargılayacağız, hesap soracağız" diyerek kin ve nefret kusanlar var...
Millet var, millet düşmanları var.
Yeniden Refah Partisi ve HÜDAPAR milletimizi sevindirdi.
Hayırlı olsun inşallah.