Kim kime ne dedi, kim kime operasyon çekti, kim neyi murat etti, hiçbir önemi yok.
Millet bıktı artık…
Darbecilerden de, darbe-severlerden de, darbe imalarından da, darbe şakşakçılarından da bıktı usandı…
Milleti rahatsız etmeye, ülkeyi germeye, orduyla hükümeti birbirine düşürmeye kimsenin hakkı yok.
15 Temmuz şehitlerimizin acısı hala yüreklerimizi dağlarken böyle bir densizliği millet affetmez. Cumhurbaşkanımızın sözleriyle bu ‘terbiyesizliktir, seviyesizliktir, densizliktir’, “devleti kendi içinde birbirine düşürmeye kimsenin hak ve yetkisi yoktur”.
1960’da başlayan darbe geleneğini bu millet 15 Temmuz’daki şanlı direnişiyle canıyla, kanıyla sona erdirdi ve darbecilere hak ettiği dersi verdi.Artık darbe çağrışımı yapan, vesayet özlemini dile getiren her türlü girişim tarihe gömülmelidir ve gömülecektir.
Demokrasinin, hukukun ve millet iradesinin üzerinde güç odakları oluşmasını arzulayanların arzuları kursaklarında kalır.
Artık hiç kimse devlet kurumlarının durumdan vazife çıkarmasını, hükümetlere ayar vermesini beklememeli, böyle bir cüret içine girmemelidir.Askeri tahrik etmek, sivil-asker ilişkilerini bozmaya çalışmak gazetecilik değildir.
Türkiye gibi Türk Silahlı Kuvvetleri de büyük badireler atlattı, sıkıntılı süreçler yaşadı. FETÖ’cü cunta girişiminin hedefi öncelikli olarak Ordu’yu ele geçirmekti.
Haşhaşilerin kirli oyunlarıyla yıkılmaya çalışılan TSK’nın ayakta kalarak darbeye direnmesi ve bir yandan da içeride ve dışarıda terörle mücadele etmesi büyük bir başarıdır.
Bu yüzden Cumhurbaşkanımızın ‘aramızı bozmaya çalışmayın’ uyarısı sadece devlet nizamı açısından değil, ülkemizin verdiği zorlu mücadeleler açısından da büyük önem taşıyor.
Genelkurmay Başkanımız Hulusi Paşa’nın Yenikapı konuşması unutulmamalı. “Hâkimiyet milletindir desturu bizim en temel anlayışımızdır. TSK tüm personeli ile yüce milletimizin emrinde ve görevinin başındadır” diyen Orgeneral Hulusi Akar darbeye direnen halkımızı “gözünü budaktan esirgemeden, canı pahasına milli iradenin hâkimiyeti ve demokrasinin idamesi için kahramanlık göstermekle” övmüştü.
TSK komuta kademesinin demokrasiye ve hukuka bağlılığı en kritik anda en yüksek hassasiyetle kendisini göstermiştir.
Bu kadar olaydan sonra hala eski Türkiye denklemi üretmeye çalışmak hem ayıptır, hem suçtur, hem de beyhude bir çabadır. TSK açıklamasında dendiği gibi, “Türk Silahlı Kuvvetleri ile devlet ve hükümet arasında bir sorun varmış gibi yansıtmak, olayı saptırmaktır”.
Bu tür çabalardan asıl rahatsız olan aziz milletimizdir.
Bunun dışında bir rahatsızlıktan söz edilecekse Türkiye düşmanlarının rahatsızlığından söz edilebilir. Türkiye’nin PKK ile, DEAŞ ile, FETÖ ile mücadelesinden rahatsız olanlar elbette var. Türkiye’nin el-Bab operasyonundan rahatsız olanlar da var. Erdoğan’ın tüm kirli oyunlara karşı yıkılamamasından rahatsız olanlar da var.
Büyüyen, güçlenen bir Türkiye birçok odağı, örgütü, ülkeyi rahatsız ediyor olabilir.
Tüm bu rahatsızlıklara karşı ülkemize sahip çıkmaya, onu büyütmeye devam edeceğiz. Bu millet iradesine, hükümetine, milletin adamlarına sonuna kadar sahip çıkmayı sürdürecek.
Sivilleşme birilerine ağır geliyor olabilir, medya da bu sivilleşme kültürünü artık özümsemelidir.