Yeni Zelan’da 50 kardeşimiz silâhlı saldırı neticesinde camide şehid edildi. İster “Haçlı terörü” deyin ister “Hristiyan terörü”, değişen bir şey yok, topyekûn saldırı altındayız.
Camide namaz kılarken Afganistan’da bombayla parçalanıyoruz, Avrupa’da molotof kokteyliyle yakılıyoruz, Yeni Zelanda’da kurşunlanıyoruz.
İşgal edilen de biziz suçlanan da!
Katledilen de biziz suçlanan da!
Camide namaz kılarken üzerimize bomba atan savaş pilotunu da, molotoflayanı da, kurşun yağdıranı da anlamamız, onlarla empati kurmamız; onları bizleri öldürmeye niye ‘mecbur’ bıraktığımızın izahı isteniyor! Evet, bizden isteniyor; bombayla paramparça olmuş, molotofla yakılmış, kurşunla delik deşik olmuş bedenimiz hesaba çekiliyor, ifadesi alınıyor!
“Anlat” diyorlar “Neden bizden farklısınız”, “İzah et” diyorlar “Niçin bize teslim olmuyorsunuz”, “Kabul et” diyorlar “Sizden üstün olduğumuzu”!
Sussan teröristsin, anlatsan teröristsin, ret etsen teröristsin, hakkını savunsan teröristsin, yaptıklarının aynısıyla mukabele etsen terörist…
Ölsen de teröristsin, teslim olsan da…
“Batı bizim” diyorlar “Gidin buralardan” diyorlar, “Peki siz tankınızla topunuzla bizim topraklarımızda ne işiniz var” dediğimizde “Sus terörist” diyorlar!
“Alın Batı sizin olsun” diyorsun peşimizden gelip yaşadığımız yeri işgal ediyorlar!
İşgalden, tecavüzden, katliamdan çoluk çocuğunuzu kaçırmaya çalışırken azgın dalgalardan kurtarsanız bile Haçlı azgınlığından kurtaramıyorsunuz!
Günümüz Haçlılar’ı silâh kabzalarına 13. asırdan izleri kazırken bizler bir öğün önce ne yediğimizi unutuyoruz!
Unuttuğumuz için öldürülüyoruz, unuttuğumuz için teröristiz!..
Yeni Zelanda’daki Haçlılar unuttuklarımızı bize çok acı bir şekilde hatırlattılar!
İçim yanıyor…