Önceki iki yazımda “Anne Babalık Atölyesi” üzerine çalıştığımı yazmıştım. O yazılarda anne babaların bilmesi gereken sekiz meseleyi yazmıştım. Bunlar; çocuğun sır oluşturmaması, cinsel istismara uğrayan çocuktaki değişimleri fark etmek, evin psikolojik tansiyonunu/atmosferini iyi tutma, aile fertlerinden birinin ölümünü yaşaması, anne babalar nerede çocuklar orada ilkesi, çocuklar anne babadan ne kadar ayrı kalabilir, aile apartmanı çalışması, boşanma sürecini yönetme meseleleriydi. Bugünkü yazımda bu yazı dizisine devam edecek ve anne babaların bilmesi gereken diğer meselelerden bahsedeceğim.
Çocuk bilir çalışması
Anne babaların bilmesi gereken meselelerden biri de “Çocuktur ne bilir?” yerine “Çocuk olup biteni bilir” yaklaşımını benimsemesi. Çocuklar sandığımızdan çok daha erken yaşta çevrelerinde olup bitenleri gözler, anlar ve kendi dünyasına göre anlamlandırır. Buradan iki sonuç çıkar. Birincisi çocukların önünde olup bitenler konusunda hassas ve dikkatli olmak gerekir. İkincisi çocuklar muhatap alınmalıdır. Aile hayatındaki değişimlerde ve yeni gelişmelerde onun da haberdar edilmesi ve fikrinin alınması gerekir. Bu yaklaşım çocuğu erken yaşlardan itibaren pasif bir nesne görmek yerine aktif bir özne olarak görme anlamına gelir.
Çocuk için özel olan eşlik etme çalışması
Erişkin yaşta kişilerin çocukluk ile ilgili anılarının bir kısmında kendisi için yapılan özel etkinlikler var. Örneğin tüm ailenin onun okuldaki gösterisine gelmesi, ailenin onun doğum günü için bir araya gelmesi, hastalandığında aile fertlerinin onun için seferber olması gibi. Çocuğun özel anlarına eşlik etmemek, örneğin koroda şarkı söylerken dinlemeye gitmemek, maçına seyirci olarak gitmemek, doğum gününe katılmamak ise travmatik hafızaya sebep oluyor. Bu sebeple tüm anne babalarda “Çocuğun özel anlarına eşlik etme bilinci” oluşmalıdır.
Eleştiri ve kıyaslama yerine takdir çalışması
Eleştiri ve kıyaslama insan psikolojisi için sülfürik aside benzer bir etkide bulunuyor. Bu sebeple eleştiri, kıyaslama, beğenmeme, suçlama hem eş ilişkilerini hem de çocuğumuzla ilişkilerimizi fena halde tahrip ediyor. Eleştiriden maksadımız çocuğu geliştirecek geri bildirim değil. Çocuğun kişilik özelliklerini, bedenini, yeteneklerini yetersiz görecek şekilde ifadelerde bulunmak. Örneğin onun beceriksiz olduğunu, tembelin teki olduğunu, güzel olmadığını, kafasının basmadığını vb. söylemeyi kast ediyorum. Hele çocuğu başkalarıyla kıyaslayarak onu aşağı konumda olduğunu söylemek daha da yıkıcı etkide bulunuyor. Eleştiri ve kıyaslama ne kadar yıkıcıysa çocuğu takdir etmek o kadar yapıcı bir rol üstleniyor. Çocuğun gayret edip elinden geleni yaptığı, kapasitesine uyumlu bir performans gösterdiği her durumda halin takdir edilmesi ve kabul edilmesi gerekiyor. Bu mesajın geniş toplumsal kesimlerde dolaşıma sokulması çocuklarımızı koruma ve geliştirmede etkili bir faktör olabilir.
Çocuk için riskli durumları bilme çalışması
Anne babaların bilmesi gereken bir diğer mesele de çocukları riske atmayacak akıllı önlemler almaktır. Örneğin çocuğu evde tek başına bırakmak kırmızı ışıkta geçmekten daha fazla risk içerir. Çocukları dışarıda kaybetmek çocuğun ruhsal durumuna iz bırakabilir. Çocuğu üzerinde değerli bir takı ile sokakta oyuna göndermek onu hedef haline getirebilir. Tek başına asansöre bindirmek, asansör arızalandığında fobik korkuların gelişmesine neden olabilir. Cinlerle ilgili bir muhabbete maruz bırakmak, cinci hocaya muhatap etmek veya korku filmi izlemesine müsaade etmek korkuların gelişmesine sebep olabilir. Anne baba olmak bu tür riskli durumları bilmeyi ve çocuğu bu durumlardan korumak için akıllıca tedbirler almayı gerektirir.