Bir süredir çocuklara iyi ve kötü gelen davranışları listelemeye çalışıyorum. “Çocuklukta size yapılan iyilikleri anlatın” temalı bu proje biraz ağır da olsa ilerliyor. Bugün projeye gelen öykülerin bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bize gelen öykülerden biri şöyle: “Çocukluk döneminden aklımda kalan en güzel anılardan bir tanesi bayramlar da el öpmeye gittiğimiz akrabalar dört kardeşin en büyüğü olarak bayram harçlığını sadece sonra paylaştırayım diye bana verirlerdi. Bende çıkışta parayı bozar, bir güzel aramızda paylaştırırdım. Güvenmek, sözünü tutmak, kardeş olmak bu herhalde.”
***
Diğer bir öykü: “11 yaşında Mersin’den Ankara’ya yatılı okumaya geldim. Yıl 1960. Ara tatilde Mersin’e geldim. Hava soğuk, şubat ayı. Deniz kokusunu nasıl özlemişim! Babam kayık kiraladı. O soğuk güneşsiz kapalı havada, paltolarımıza sarınıp kayıkla dolaştık. Babamın bu davranışı beni çok etkilemiştir. Yani sadece sahilde dolaştırabilirdi de.”
Başka bir öykü: “Beni mutlu eden tüm anılarım babaannemle. Onun ilk torunuyum. Üzüldüğüm, kırıldığım ne yaşasam teselliyi hep onun kollarında buldum. Rumlardan kalma damımız yıkılmış, biraz ilerisinde yazlık evin inşaatı başlamıştı. Sade dört duvar o evde kalmayı öyle çok istemiştim ki babaannem kıramamıştı. Dedeciğim kartondan kapılar yaptı ve günlerce üçümüz kaldık. Babaannem, anne-babamın kavgalarından kaçacağım bir limandı bana. İlk duamı o öğretti, Allah’ı sevdirdi, Cennete imrendirdi. Börek açarken minik bir hamur parçasını da benim önüme koyarak börek açmayı öğretti. Renkli çalı süpürgesi istedim diye dedeme evin karşısındaki tepelerden çalı toplatıp renkli yumaklarla bezedi, taşları süpürmeyi öğretti. Adil olmayı, güçlü durmayı ve daha neleri o öğretti… Masallarıyla koynunda uyuttu, masalsı bir çocukluk yaşattı. Ona çok şey borçluyum.”
***
Bir diğeri: “Ben 6 çocuklu bir ailenin en küçük çocuğuydum. Babamın babası, ilk eşinden babam çocukken boşanmış. Babam maddi sıkıntılar içinde büyümüş. Çocukluğumda babam düz devlet memuruydu. Maaşı çok düşüktü. Sene 80’ler. Babam çok tutumluydu, kendisine neredeyse hiç harcama yapmaz, çok sert bir karaktere sahip olsa da varını yoğunu bize harcardı. Örneğin giydiği bir paltoyu hatırlıyorum, en az 20 sene giymiştir. ‘Oğlum, benim çifte boynuzlu davar sürülerim yok, okuyun, okuduğunuz sürece size destek olurum’ derdi hep. O dönemlerde sağ-sol çatışmaları vardı. Okulda bazı hocalar, aynı fikre sahip olmayan öğrencilere taraflı kırık notlar verebiliyorlardı. Bu yüzden karnemi aldığımda, mesela karnemde 7 olsa, babam, ‘o 7 değil, 70’ der ve iyi bir parayla abimle beni ödüllendirirdi. Ben de başarılı bir öğrenciydim. İmam Hatip lisesini birincilikle bitirmiştim. Babamın bende iyi izlenim bıraktığı bir yönü de, bana çok güvenmesiydi. Bir yere giderken, nereye gideceksin diye pek sormazdı, bilirdi ki, ders çalışmaya veya dönemin sosyal etkinliklerine katılmaya gidiyorumdur. Ama ben de onu yanlış şeyler yaparak mahcup etmemeye çalışırdım hep.
Bir öykü daha: “Hiç unutmuyorum annem bayramın renkli geçmesi için arife gecesi biz uyurken yatağımızın ucuna şeker ve bir kart üzerinde evin bir yerinde sakladığı hediyemizi bulmamızı sağlayacak ipucu bir not bırakırdı. Ardından da bayram sabahı ilk şey evin içinde “sıcak-soğuk” oyunu ile beraber hediyemizi bulmamıza yardımcı olurdu. O kadar çok neşeli geçerdi ki bu anlar: Hem dedektiflik oynamanın mutluluğu hem de sonunda tam da ihtiyacın olan bir hediye ile karşılaşma. Allah annemden bin bir kere razı olsun o anları yaşattığı için. Biz çocukların hayal dünyasına girmekten çekinmemişti…”
Çocuklara iyi gelen ve zihinlerinde iz bırakan davranışları listelememiz için, daha fazla öyküye ihtiyacımız var. Tek yapacağınız şey www.medaimyanikklinigi.com adresine gidip yazmak.
İyiliklerin yayılmasını sağlamakta fayda var.