Abdulhamid Damolla, Abdulahad Mahdum, Muhammed Salih Damolla, Abdurreşid Hacim’in şehadet haberlerinin ardından Çin zindanlarında tutsak olan bir âlimin daha şehadet haberi geldi. İşgalci Çin yönetimi, 1990 senesinden beridir tutsak tuttuğu âlim Abdülkerim Abdülveli’nin öldüğünü ailesine bildirmiş.
Şehid Abdülveli’ye işgalci Çin yönetimi 12 yıl hapis cezası verdikten sonra cezayı tekrar uzatmış. Şehid Abdülveli ve tutsak binlerce Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin Çin zindanlarında işkence altında neler yaşadıklarını tahmin etmek zor değil. Tutsak edilenlerin akıbetleri, işgalci Çin yönetimi lütfedip açıklarsa öğrenebiliyoruz.
Çin “Kardeş aile” ve “Yeniden eğitim” adıyla soykırımı ileri bir aşamaya taşıdı. “Kardeş aile” dedikleri yeni soykırım metodunda, erkekleri tutsak olan Doğu Türkistanlı ailelerinin evlerine Çinli bir erkek yerleştiriliyor. Hanım kardeşlerimiz Çinli erkeklerle aynı evde yaşamaya zorlanıyorlar.
Çinlilerin “Yeniden eğitim” dedikleri ise bildiğimiz toplama kampı. Çin İnsan Hakları Savunucuları Örgütü'nün yaptığı araştırmada, bölgede 660 bin kişinin "güçlü dini görüşlere" veya "siyasi açıdan yanlış fikirlere" sahip oldukları gibi gerekçeler öne sürülerek siyasi eğitim kamplarında alıkonulmuş, yaklaşık 1.3 milyon kişinin ise "yeniden eğitim" adı altında düzenli kurslara katılmaya zorlanıyor.
Kırım Haber Ajansı’nın verdiği rakama göre toplama kamplarında 3 milyon Doğu Türkistanlı zorunlu eğitimden geçmiş. Çinliler Doğu Türkistanlılara neyi nasıl öğretiyorlar dersiniz!..
Onlar zaten mağdur değil miydi?
Dosyada Çin yandaşlarının da olduğu Ergenekon davasının yeniden yapılan yargılamasında verdiği mütalaada, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün varlığının kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlanamadığını, bu nedenle varlığı kanıtlanamayan örgütün liderliği, üyeliği ve örgüt adına suç işlenmesinin de söz konusu edilemeyeceği anlaşılmıştır” diyen savcılık “Bu haliyle iş bu dava kapsamında kovuşturmaya konu edilen, Ergenekon adlı bir terör örgütünün varlığı ispat edilememiştir” iddiasında bulundu!
Hatırlarsınız Başbakanlık döneminde Başkan Recep Tayyip Erdoğan “Fethullahçı Terör Örgütü” dediğinde en yakınında bulunanlar bile “Terör örgütü de nereden çıktı” diye tepki gösteriyorlardı. Tâ ki 15 Temmuz gecesine kadar. Hoş hâlâ FETÖ’ye “FETÖ” diyemeyenler var; tıynetleri FETÖ’yle aynı olduğundan diyemiyorlardı!
İsmi ne olursa olsun o dönem bir darbe hazırlığı vardı. Lâkin ‘izin’ verilmedi. Çünkü darbe yapacakların kullanım süresi bitmişti!
Bu hamur çok su götürür. Bakalım mahkeme savcının mütalaasına uyacak mı? Lâkin mahkemeye ne hacet, bizim medya çoktan Ergenekoncular’ı FETÖ mağduru ilan edip temize çıkarmıştı. Hatta FETÖsavar kahramanlar olarak televizyonlarda boy gösterdiler. Şimdi ‘hukuken’ de temize çıkıyorlar. Suyundan da koy derler ya, suyundan da koyun!
Artık gelsin “Genç subaylar rahatsız” manşetleri gitsin “Cumhuriyet mitingleri”! Eh canım, yeni bir darbe teşebbüsü olur da halk önlerse devletimiz de terör örgütünü tespit eder!
Şâyet darbeyi önleyemezsek ise “terörist” yaftasıyla doğru toplama kamplarına “zorunlu eğitime”. Bu sefer 8 yıl mı olur 18 yıl mı bilemem, yaşayıp göreceğiz!