CHP girdiği her seçimi kaybetmenin dürtüsüyle yıllar önce bir arayış içine girdi.
Muhafazakâr seçmene ulaşmak için ilahiyatçı Yaşar Nuri Öztürk ile eski müftü İhsan Özkes’i milletvekili, İhsanoğlu’nu başkan adayı yaptı. Eski Milli Görüşçü Bekaroğlu’nu ve eski AK Partili Şener’i bünyesine kattı.
Fakat bu açılım onlara ne parlamento seçimlerini kazandırdı ne de başkanlığı!
Son olarak, Ankara’da eski ülkücü Yavaş’ı, İstanbul’da muhafazakâr kökenli İmamoğlu’nu aday yaptı.
Ve kazandı.
Aslında CHP kazanmadı, ittifak oyları ve tepki oyları CHP hanesine yazıldı.
Şimdi CHP bu başarıyı tepe tepe kullanıyor.
Hakkıdır.
***
Hakkıdır fakat, CHP’nin gerçek yüzü ne Yavaş ne de İmamoğlu’dur.
Ne Bekaroğlu ne de Şener.
Geçmişte Yaşar Nuri Öztürk ve İhsan Özkes ne denli istismar edildiklerini anlamışlar ve partilerinden istifa etmişlerdi.
O yüzden CHP bünyesindeki muhafazakârlar Levanten dükkanındaki besmele levhası gibi bir misyon ifa ediyorlar denebilir.
CHP’nin gerçek yüzü İstanbul İl Başkanı bayanda somutlaşmaktadır.
***
Bu bayan uluslararası platformlarda Türkiye’yi mahkûm etmek isteyen Ermeni Lobisi’nin sözde soykırım iddiasına sahip çıkmaktadır.
Terörle mücadele eden devletine “Devlet katil değil seri katil” diyen odur.
“RTE Allah belanı versin senin” hakareti ona aittir. Cumhurbaşkanına hırsız, salak gibi seviyesiz sözlerinin yanı sıra yazmaya hayâ ettiğim bel altı ifadelerle hakaret eden odur.
“Kılıçdaroğlu: Alevi, Demirtaş: Zaza, Erdoğan: Hırsız” şeklindeki paylaşımıyla kutuplaştıran ve bölücülük yapan da odur.
“İnandığınız Allah topunuzun belasını versin!” diyerek Müslüman halka hakaret eden de odur.
Cami minarelerini erkek cinsel organına benzetecek kadar genel ahlak ilkelerinden ve toplumun değerlerinden uzaktır.
***
Bunlar ve buraya yazmaktan hayâ ettiğim paylaşımları sebebiyle ceza alınca da, “Ben hiç değişmedim. Altını çizerek söylüyorum. Sanıyorum. Bundan sonrada değişmeyeceğim” diyerek geçmişteki hakaretlerini sahiplenen bu bayanın cesareti takdire şayandır!
Ancak hiçbir parti böylesi rezilliklere imza atan ve savunan birini üye olarak bile kabul edemez. Ama maalesef bu bayan CHP’nin İstanbul İl Başkanıdır!
‘Bunları geçmişte söyledim orada kaldı’ dese üzerinde durulmaz ama ‘ben hâlâ o düşüncedeyim, ifade hürriyeti’ diyorsa yasal olarak bir yerlere gelebilir ama toplum vicdanı bunu kabul etmez.
Çünkü siyasi meşruiyeti, hukuk sistemleri ve pratikleri değil, toplumun vicdanı belirler.
***
“Ben bugüne kadar böyle mesnetsiz öfkeli, böylesine kaba ve böylesine ‘terbiye özürlü’ bir kadın görmedim” diyen Ahmet Kekeç yerden göğe kadar haklıdır.
Kendi devletine katil gözüyle bakan, milletine lanet okuyan, milletin değerlerine alenen hakaret eden, siyasi bölücülük yapan ve bu yaptıklarıyla da övünen birinin bir siyasi partide il başkanı olması kabul edilemez.
Bakınız KANADA’da Yeşil Parti tarafından Simcoe kentinden Federal Meclis için aday gösterilen Erik Schomann sosyal medya hesabından, ‘domuzdan kalanları Muhammed karikatürünü protesto edenler için Danimarka’ya yolladık’ mesajı attı da parti lideri Elizabeth May, Erik’in adaylıktan alındığını ve partiden kovulduğunu duyurdu!
CHP ne yaptı?! Bu başkanı orada tutarak millete yapılan hakaretleri üstlendi!
***
İstanbul İl Başkanı CHP’nin sırtında bir kamburdur.
Eğer bu kamburdan kurtulmazsa CHP’nin kendisi bu milletin sırtında kambur olarak kalacaktır.
O zaman değil İmamoğlu’nu imamın kendisini aday yapsalar bu milletin sillesini bir kez daha yemekten kurtulamazlar.
İstanbul seçimleri kimseyi aldatmasın!