CHP’nin kendi seçmeni açısından üzüntü verici, hüzünlü bir hali var. Kongresini yeni yapmış bir parti olarak daha motive bir şekilde yola devam edeceğine suları durulmayan, fokur fokur kaynayan bir siyasi hareket görünümünde.
Son dönemde kimi CHP’liler iktidara bazı yakıştırmalar yapsalar da sarsıntı yaşayan parti CHP...
Muharrem İnce’nin parti kuracağı söylentileri bir yana, sol ve ulusalcı kalemler Kılıçdaroğlu’nun CHP’sini eleştiri yağmuruna tutuyorlar.
CHP bu kurultayla da tescillendi ki artık Kılıçdaroğlu’nun CHP’si olarak adlandırılabilir.
Bu adlandırma CHP’li olarak nitelendirilebilecek çevrelerin eleştirilerinde çok açık bir şekilde görülüyor.
Bu eleştirilerde öne çıkan üç husus var.
Birincisi, Kılıçdaroğlu yönetiminin CHP’nin kuruluş felsefesinden ve değerlerinden uzaklaştığı hususu.
İkincisi, eski CHP’lilerin ve partisine emek veren siyasetçilerin tasfiye edildiği eleştirileri.
Üçüncüsü, Kılıçdaroğlu’nun parti içinde tek adam rejimi uyguladığı ve otoriter bir düzen kurduğu söylemleri.
Bir Cumhuriyet Gazetesi yazarı diyor ki: “Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın tek adam rejimini durmadan halka şikâyet ederek, kendi partisinde aynı senaryoyu uyguladığında, toplumda da inanılırlığı kalmıyor.”
10 yıldır ‘iktidara yürüyoruz’ sloganıyla kurultaylar yapan Kılıçdaroğlu ise ‘iktidara yürürken çatlak ses çıkarmayın, gölge etmeyin’ gibi bir anlayışla kendisine tahammül edilmesini istiyor ve adeta tek adamlığı dayatıyor.
Çatlak ses çıkaranları tuvaletin önüne, biraz isyan edenleri kapının önüne koyma yaklaşımı ise içerideki homurdanmayı artırıyor.
Kılıçdaroğlu bir süredir ‘iktidara gelmek için her yol mubahtır’ anlayışıyla türlü işbirlikleri geliştiriyor. Bu anlayışın muhalefet yönetimindeki türevi ise ‘iktidara gelene kadar her yaptığıma tahammül edeceksiniz’ şeklinde tezahür ediyor.
CHP yönetimi daha fazla oy çekebilmek için CHP ile kan uyuşmazlığı olan farklı partilere ve seçmenlerine açılmaya çalışırken, kendi tabanına ve CHP çizgisindeki farklılıklara aynı toleranslı ve kucaklayıcı tavrı sergilemiyor.
Dışarıdakilere gösterilen ilginin içeridekilerden esirgenmesi ise kırılganlığı arttırıyor.
İnce’nin yeni bir parti kurup kurmayacağını veya böyle bir gündem oluşturmanın gayesini zaman gösterecek. CHP tabanındaki ilk tepki, ‘söylediği doğru yaptığı yanlış’ söylemi ile ‘ne yapsın, başka çaresi mi kaldı’ söylemi arasında…
CHP’de yönetime yakın olanlar ‘bir bölen’ yaftalamasıyla kılıçlarını bileylerken, Kılıçdaroğlu’nun politikalarını hazmetmekte zorlananlar bu adımı CHP için bir çıkış veya ayar verme fırsatı olarak görüyorlar.
CHP’de örgütlenmede öne çıkan Mezhep ağırlıklı renk ve HDP ile yakınlaşma ulusalcı-Kemalist çizgi tarafından endişeyle karşılanıyor. İnce popülist-sol-ulusalcı çizgiye oynayabilir.
Kılıçdaroğlu’nun içinde FETÖ ve HDP bileşenlerinin de olduğu yeni dostlara yelken açma stratejisi, CHP müesses nizamı açısından açık bir kan uyuşmazlığı ve kuruluş felsefesinden büyük bir sapma olarak algılanıyor.
Neticede CHP’nin bu kurultayında koltuklar havada uçuşmadı ama sonrasında ortalık yine toz duman olacak gibi görülüyor.