Mart 2019 yaklaşırken flu alanlar yavaşça netleşiyor. Cumhur İttifakı devam mesajı verirken karşı ittifakı oluşturan partiler arası hesaplar ise “açık” veriyor.
Bilindiği gibi CHP, İP ve SP 16 Nisan ve 24 Haziran’da HDP ile aynı çatı altında bulunmak istememiş ama potansiyelinden de faydalanmak istemişti. Nitekim bir alış veriş olmuş CHP batıda HDP’ye baraj atlatmış, HDP de doğuda AK Parti’nin oyunu azaltmaya çalışmıştı.
Şimdilerde yerel seçimlerde nasıl bir işbirliği yapılacağı hayli meşgul ediyor muhalefeti.
Gün geçmiyor ki bir CHP’li, Kemalist tabana HDP ile ittifakın gereğini anlatmaya çalışırken çam devirmesin. Geçenlerde Grup Başkanvekili Engin Özkoç’un açıklaması yansıdı medyaya. Vatan kurtarmak için herkesle konuşmak gerektiğini, CHP’nin de HDP ile bu amaçla güç birliği yapacağından, söz etti Özkoç. Nitekim Tuncay Özkan ile Celal Doğan’ın kuytu köşelerde vatan kurtaracak liste yaptığına da şahit olduk.
CHP’den HDP’ye giden oyların sahipliği tartışması da sürüyor öte yandan.
***
Hatırlanacağı üzere yüzde 6,5 olan HDP oyu 7 Haziran’da birdenbire yüzde 13 olmuş, CHP’li Pavey, Demirtaş’a “birlikte sallamaktan” söz etmiş, FETÖ ablaları CHP ve HDP için ev ev dolaşmış, velhasıl bu büyük kayma büyük tartışma yaratmıştı.
İlk sufle -Öcalan’a Osman Kavala’nın selamını götüren- Sırrı Süreyya Önder’den geldi.
Demirtaş onu tekrar etti. Seçim akşamı “Emanet oyların farkındayız. Bize emanet oy vererek, HDP’nin Türkiye’nin demokratik siyasetinin önünü açmasını isteyenleri mahcup etmeyeceğiz” deyince anında ayar geldi Kandil’den: “Ne emaneti! HDP yanlış değerlendiriyor!”
Seçim öncesinde “bağzı” medya kuruluşlarının kan lekelerini kapatıp cilaladığı, Ahmet Hakan’ın saz çaldırıp türkü söylettiği, kendini liberal, demokrat, Atatürkçü falan diye tanıtan çevrelerin özellikle sempatik bulduğu ve ilkokul seviyesi esprilerine yerlere yatarak güldüğü “Selo”, PKK’lı terörist başının azarını yiyince anında hazır ola geçti: “HDP emanet oylarla buradadır şeklinde bir yaklaşım doğru olmaz”.
***
Anlaşıldı ki o oylar emanet de değilmiş. CHP’nin HDP’ye verdiği destek gibi, CHP tabanından ve marjinal soldan gelen oylar HDP’de aynen kaldı.
Hal bu ki bölge halkı PKK baskısından kurtulup özgür iradesiyle oy vermeye başladığında HDP baraj altına gerilemişti, PKK eteğinde siyaset yapanlar 24 Haziran’da tarihi bir ders almış olacaktı ki, silahla siyaset yapanların imdadına yetişti CHP.
Böylece HDP’de seçmen eliyle olması gereken değişim de olmadı. Kandil’in dediği oldu.
Öyle ki HDP eş başkanı Pervin Buldan şu sıralar bütün mesaisini Öcalan’a özgürlük için harcıyor. Diğer eş başkan Sezai Temelli ise daha geçen gün, şehitlerin olduğu, Türkiye’nin bağrının yandığı bir vakitte “Bizi güçlü kılan mücadelemizdir. İmralı’ya da, Öcalan’a da selam olsun” diye coştukça coşuyordu!
Bu coşkunun, bu cüretin güvencesi CHP… Yerel seçimlerde de “vatan için” HDP ile işbirliği yapacağı anlaşılıyor. (Vatan kurtarmaktan kasıt, Erdoğan’ı ve ülkeyi beka kaygısına karşı sağlamda tutan Cumhur ittifakını zayıflatmak.)
***
HDP, CHP’den nasıl bu kadar emin peki?
Nedenini o tarihlerde HDP sözcülüğü yapan Ayhan Bilgen şöyle açıklamıştı: CHP, HDP’ye diyet borcunu ödüyor!
Bu kanaat durup dururken oluşmadı elbette. Seçim zamanı Kılıçdaroğlu da, Akşener de ve hatta Karamollaoğlu da HDP’nin oyunu alabilmek için “Demirtaş neden içerde” diye kükrüyor ve sanki “AK Parti Demirtaş’tan korkmuş da Erdoğan’ın karşısına çıkamasın diye Demirtaş’ı içeri “’tıktırmış” gibi yapıyordu.
Milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasında CHP’nin de oyu vardı oysa.
Ve hatta AK Parti ve MHP oyları yetmediği için CHP’lilerin oyu belirleyiciydi. O açıdan Demirtaş’ı içeri CHP “tıktırdı” yani. (İfade onlara ait.)
Bugün CHP ve medyası üstünü örtmeye çalışsa da nafile.
“Emanet değil diyet” diyen, muhatapları çünkü!