Ben söylemiyorum... Selahattin Demirtaş’ın terörist ağabeyi Nurettin Demirtaş söylüyor.
Diyor ki,“CHP içerisindeki dürüst unsurların kesinlikle tavır alması gerekir. Yani şu inancı taşıyoruz ki, CHP içerisinde herkes Afrin saldırısını desteklemiyor.”
E, biz de kaç haftadır bunu anlatmaya çalışıyoruz işte...
CHP içindeki bazı kişiler Afrin operasyonunu desteklemiyor.
Sadece “dürüst unsurlar” diye kodlanan o “bazı kişiler” değil, CHP kurumsal olarak da bu operasyonu desteklemiyor.
İtirazlarını dillendirecek uygun ve meşru zemin bulamadıkları için, şimdilik ortaya laf yuvarlayarak, ÖSO’ya kılçık atarak, “Afrin’in içine girilmesin” deyip Mehmetçiği koruyormuş ayaklarına yatarak durumu idare ediyorlar. .
Hani, “Senin Ömer diyeceğin, ağzını büzüşünden belli” diye bir söz var...
Kemal Kılıçdaroğlu’nun “gerekirse” diye başlayan şartlı cümleleri ve ağzını büzüşü, bu operasyondan ne kadar rahatsız olduklarını gösteriyor.
Gerekirse operasyon yapılabilirmiş... Çünkü Mehmetçik teröre karşı savaşıyormuş... Ama Afrin’in içine kadar girilmemeliymiş, makul bir noktada durulmalıymış...
O “makul nokta” neresi acaba?
Hangi çizgiye kadar gidersek terör belasını def edebiliriz?
Kılıçdaroğlu’nun kurmay aklı, terörü bertaraf edecek çizginin kaç kilometre derinliğe işaret ettiğini düşünüyor?
İlginçtir, Amerika da aynı şeyleri söylüyor.
Daha doğrusu, Amerika’nın önerdiği “makul nokta”yla (yani, bir zamanlar reddettiği “güvenli bölge”yle), Kılıçdaroğlu’nun makul noktası fena halde örtüşüyor.
Çünkü Amerika da, tıpkı Kılıçdaroğlu gibi, “Afrin’in içine girmeyin, civarda konuşlanın, size 30 kilometre derinliğe sahip bir güvenlik şeridi kurma hakkı tanıyalım, oralarda eğleşin, Menbiç’e filan da bulaşmayın” diyor.
Bu örtüşme size neyi anlatıyor?
Kılıçdaroğlu’nun sufleyle çalışan bir siyasetçi olduğunu elbette.
Daha önce de yazmıştım, “Afrin operasyonunu desteklediklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, bir sufleyle tornistan edecektir” diye...
Sufle aldı, 15 Temmuz’a “tiyatro” ve “kontrollü darbe” demeye başladı.
Sufle aldı, “Afrin’in içine girilmesin” diyor.
Hazır konu açılmışken, “terörist” Nurettin Demirtaş’la, CHP içindeki dürüst unsurların örtüşmesinden de söz edelim:
Nurettin Demirtaş, Afrin operasyonunu “saldırı” olarak değerlendiriyor.
İlginçtir, arada sırada Halk TV’de toplaşıp Afrin operasyonunu tartışan bazı dürüst unsurlar da “saldırı” nitelemesini kullanıyor.
İlginç, değil mi?
Demirtaş’ın “dürüst unsurlar”la kimleri kastettiğini bilmiyorum ama çizdiği çerçeveye en uygun isimlerin başında, “Muhasebeci Kenan” namıyla maruf Öztürk Yılmaz geliyor.
En dürüstü o...
Muhtemel bir “İran-Türkiye” savaşında İran’dan yana saf tutacağını söyleyen Eren Erdem’le, yine muhtemel bir “Suriye-Türkiye” savaşında “banko Esed’i destekleyeceğini” söyleyen Sera Kadigil’i de dürüst unsurlar listesine yazabiliriz.
Ki, ihanete normalleştiren bu iki isim, Kemal Kılıçdaroğlu tarafından Parti Meclisi’ne seçildi.
Bizim “kalıpsız” seçilemedi ama bana sorarsanız “dürüstlükte” öncekileri aratmayacak bir performans sergiliyor şu sıralarda.
Mesela, Afrin operasyonunun toplumu kutuplaştıracağını savunan konuşmalar yapıyor.
PM’ye girememiş olması büyük kayıp bence!