CHP hiçbir zaman toplumun her kesimine hitap eden bir parti olmamıştır.
İktidar olduğu tek parti döneminde de halka rağmen dayatmalarla hükümet etmiştir.
Bu yüzden de halkın kahir ekseriyeti CHP’yi de genel başkanlarını da sevmemiştir.
Ecevit’in 1977'de aldığı yüzde 41 oy da İnce’nin 24 Haziran'da aldığı yüzde 31 oy da halkın bu iki siyasetçide kendinden bir şeyler görmesi sebebiyledir.
Ama hem örgüt yapısı hem de bu iki siyasetçinin halkın değerleriyle tam uyuşmaması sebebiyle CHP tek başına iktidar gücünü yakalayamamıştır.
***
İnce’nin Pazar günü bir gazeteye verdiği röportajı okuyunca bunlar geldi aklıma.
İnce dobra dobra konuşmuş. Hem nalına hem mıhına vurmuş.
İnce, örgüt yapısını kabullenmiş ki artık Kılıçdaroğlu’nun karşısına aday olarak çıkmayacağını açık açık söylemiş.
Bu parti örgütüyle Kılıçdaroğlu’nun değil 9 kez, 99 kez yenilse bile kurultaydan yine başarıyla çıkacağını görmüş herhalde.
Çünkü kurultay delegelerinin ekseriyeti -bir zamanlar Şahin Mengü’nün dile getirdiği ve eleştirdiği gibi- moral değerleri müşterek olan bir kesimin elindedir.
İnce ise daha önce yazdığım gibi muhafazakar bir ailenin solcu çocuğudur!
***
Evet, CHP topluma rağmen dayatmalarla hükümet etmiş ve toplumun sevgisini kazanamamıştır.
Batılı işgal güçlere karşı milli mücadeleye öncülük etmiş ama batının değerlerini devlet gücüyle millete dayatmış bir partidir.
Ve hiçbir köklü değişimi referanduma sunmamıştır! Ve de hâlâ halka tepeden bakan o dayatmacı ideolojik yapıyı savunmaktadır.
***
Yaşar Nuri Öztürk 2002’de CHP’den milletvekili seçilmişti. Bir müddet sonra istifa edeceğini duyunca yanına gittim ve ‘CHP’de senin gibi dinden Kur’an’dan bahseden birinin bulunması önemlidir ayrılma’ dedim ancak o istifa etti ve CHP yönetimini, “İliklerine kadar işlemiş İslam nefreti” ve “üzerinde din dışılık Kuran dışılık örtüsü bulunan bir yönetim” diyerek tarif etti.
2 Kasım 2003 tarihinde Star Gazetesindeki köşesinde de bunları aynen yazdı.
Yaşar Nuri gibi dindar camia tarafından dışlanmış bir insan bile CHP yönetiminin bu yaklaşımına dayanamamıştı!
***
Ancak Muharem İnce’nin Yaşar Nuri’nin tarif ettiği tipte bir inkarcı olmadığını yakından tanıdığım için ben biliyorum.
İnce sıradan bir CHP’li değildir. CHP içindeyken de meclis kürsüsünden yaptığı konuşmalarda da CHP’ye fark atan bir siyasetçidir.
Sıradan CHP’lilere göre halka ve değerlerine daha yakındır.
***
Dayatmacı bir ideolojinin partisinde siyaset yapmasına ve yanlış fikirlerine rağmen, onu CHP’den daha güçlü kılan tarafı delikanlılığı, gerçekleri kabuldeki mertliğidir.
Pazar günü yayınlanan röportajında o İnce’yi görüyorsunuz.
İnce parti sözcülerinin akıldışı açıklamalarına rağmen seçimi kaybettiğini ama başkasını eleştirmek yerine kendi eksiklerini tamamlamaya çalışacağını söyleyerek de isabetli bir değerlendirme ile takdir toplamıştır.
***
Ama İnce’nin de bu CHP ile yapacağı pek bir şey yoktur.
Bugünkü ideolojik saplantılarından arınıp toplumun tamamını kucaklayan bir parti haline gelmedikçe CHP’den bir iktidar partisi çıkmaz.
Ancak mecliste temsilcisi bulunan bir siyasi parti olur, hepsi o kadar.
Bu partiyi Ecevit kurtaramadı, İnce de kurtaramaz.
Hele de halk ile bütünleşmiş AK Parti gibi bir parti, Erdoğan gibi bir lider varken, CHP’nin de İnce’nin de iktidarı yakalaması, kuru bir hevesten ve ham bir hayalden öteye geçmeyecek gibi görünüyor.
Parti içi iktidar kavgasına devam..