“Bu partide koltuk sevdalılarına yer yok” diyordu Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce’yi kastederek.. Kimin koltuk sevdalısı olduğu şu imza toplama işinin başladığı son iki hafta içinde çok net biçimde ortaya çıktı.. Mayıs 2010’da genel başkanlık koltuğuna oturduğu CHP’de hiçbir seçimi kazanamayan Kılıçdaroğlu’nun; ‘Tamam artık, buraya kadarmış’ demesi için daha ne olması gerekiyor acaba? Bakın bu son yaşananlar çok açık bir kez daha gösterdi ki, CHP’de millet memleket için siyaset yapmak diye bir alışkanlık yok. CHP’de siyaset CHP’nin içine doğru yapılıyor. Tek dertleri CHP’nin tesirli koltuklarına oturabilmek.. CHP’yi sırtlanıp bir yerlere taşımak gibi bir kaygı taşımıyor kimse.. Bakın ‘Adam kazandı’ diyerek ve galibiyeti tebrik ederek en centilmence tavrı gösteren Muharrem İnce bile, aldığı yüzde 30’lar seviyesindeki oyun, ‘başarı’ olduğunu, 41 yıllık özlemin son bulduğunu falan söyledi.. “Eee başarıysa neden hâlâ ülkeyi Erdoğan yönetiyor?” diye soran CHP seçmenine de ‘şizofren’ falan gibi hakaretler kaldı.. Bu gidişler freni boşalmış kamyon gibi yokuş aşağıya giden CHP’yi, kimse kurtaramayacak, söyleyeyim..
Ben hesaplamadım şoförüm hesapladı :)
Son olarak İyi Parti’de karar kılan bir artist var. Dizilerde ‘delikanlı’ roller kesiyordu bir vakitler.. Delikanlılığı da mahkemeye çıkana kadar biliyorsunuz.… Klavye başında Başkan Erdoğan’a ağza alınmayacak sözler içeren twit’ler atıyor.. Sonra mahkemeye çıkınca; “.. benim hiiiç haberim yok, şoförüm atmış olmalı..” diyerek maaşlı çalışanının arkasına saklanıyor.. Böyle de ödlek.. Son olarak Meral Akşener’in oyu hesaplanırken, cumhurbaşkanlığından alınan 7.5 ile parlamentodan alınan 9.5’un toplanıp öyle hesaplanması gerektiğini söylemiş televizyonda.. “Liderimizin oyu yüzde 17 olmalı..” demiş.. Şimdi bu cehaleti yüzüne vurulunca demesin; “Ben hesaplamadım, şoförüm hesaplamış olmalı” diye.. Der mi, der..
Millet Bahçelerinde mangal olmaması fikrini destekliyorum
Millet bahçelerinde mangala izin verilmeyeceği açıklanınca kısa süreli bir hayal kırıklığı yaşandı. Kim bilir belki de beklenti mangal da yapılabilecek, küçük tüpte çay da demlenebilecek bir piknik alanıydı. Öyle ki değerli dostum Özay Şendir, Radyo Viva’daki ‘İnce Ayar’ programında, bunun sürdürülebilir olmadığını anlatıyordu dün.. Vatandaşın bir şekilde bu yasağı deleceğini söylüyordu.. Oysa ben öyle düşünmüyorum. Referansım da Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi ve Atatürk Arboretumu.. İstanbul’un iki muhteşem ağaç ve bitki müzesi.. Her ikisinde de; bisiklet, mangal, piknik tüpü, voleybol, çizgili pijama yasak.. Ve ne zaman gitsem hep dolu. Ziyaretçilerin de bu yasaklara itirazı yok. Hatta bahçenin korunması adına destekliyor insanlar. Demem o ki Özay Şendir yanılıyor. Bence mangal yasağı vatandaştan destek bile bulabilir..
İyi ama biz nerede mangal yapacağız?
Millet bahçelerinde mangal yasak olacak, anladık da.. Peki biz nerede mangal yapacağız? Şu millete haftada bir gün bir pikniği de çok görmesinler. Ne diyordu çıktığı kabuğu beğenmeyen bir şımarık; “Don paça soyunmuş adamlar geviş getirerek yatarken, siyah çarşaflı ya da türbanlı, istisnasız hepsi tesettürlü kadınlar mangal yellemekte, çay demlemekte ve ayaklarında ve salıncakta bebe sallamaktadır..” Şimdi bu yarım akıllı müptezele inat yakıp mangalamızı bi hafta sonu stres atmayalım mı?. Villalarının bahçesinde barbekü partileri yaparken vatandaşın kanat kızartmasını yanlış bulan bu üstenci anlayışa inat sahillerde mangal müsadesinin devam etmesi ne güzel olurdu..