Haşdi Şabi, Irak’taki Şiilerin
DEAŞ’i.
Mezhepçi Irak Hükümeti’nin, fanatiklerden oluşan
paramiliter ordusu...
Irak merkezli olmasına bakmayın, dibine kadar İran’a bağımlı.
Tıpkı Hizbullah gibi...
Tıpkı DEAŞ gibi Haşdi Şabi de Türkiye’nin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın varlığından son derece
rahatsız.
Daha doğrusu, Haşdi Şabi, tıpkı DEAŞ gibi Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki yeni Türkiye’den rahatsızlık duyan güç odaklarının kullandığı taşeron bir örgüt.
Söylemdeki ABD karşıtlığına bakmayın, düpedüz ABD ile birlikte hareket eden bir örgüt...
Humeyni’nin “Büyük Şeytan” diye tanımladığı ABD şimdilerde çok gözde.
“Amerika’ya ölüm, Büyük Şeytan kahrolsun!” diye bağıran Humeynicilerin ülkesi yok artık.
Konumuz CHP olduğu için Haşdi Şabi’ye bu kadarcık değinmek yeterli.
CHP ile Haşdi Şabi ne alaka diye sorduğunuzu duyar gibiyim.
Biraz sabır...
***
CHP’nin mezhepçi siyaseti veya mezhepçi eksendeki siyasetinin nereye savrulduğuna dikkat çekmeme gerek yok
sanırım.
CHP’nin dışarıdaki dostlarına ve müttefiklerine bakınız, içerde asıl kime düşman olduğuna dikkat ediniz, Kılıçdaroğlu CHP’sinin kimin projesi olduğunu da anlarsınız, Haşdi Şabi ile siyaseten akrabalık ilişkisini de kestirebilirsiniz.
Haşdi Şabi kiminle işbirliği içindeyse, CHP onlarla can ciğer kuzu sarması.
Haşdi Şabi ile PKK kol kola.
Çünkü ikisini de birleştiren efendileri aynı.
CHP’nin, PKK’ya nasıl kol kanat gerdiği ortada. Haşdi Şabi’nin PKK silahları üzerinden yapmaya çalıştığı şeyi, CHP siyaseten yapmaya çalışıyor.
Kandil’in belediye başkanları mı tutuklanıyor?
Herkesten önce CHP rahatsızlık duyuyor. Terör örgütünün yayın organları mı kapatılıyor?
CHP “basın özgürlüğü” adına kızılca kıyamet kopartıyor.
Aynı şeyi FETÖ için de yapıyor, başkaca terör örgütleri için de...
Haşdi Şabi’yi Irak’ta askeri olarak konumlandıran güçler, CHP’yi de siyaseten aynı misyon adına konumlandırmış gibiler... CHP; hem Mahir Çayan ve Deniz Gezmiş edebiyatı yapıyor, hem de Amerikancı bir siyaset izliyor.
İran’a ve Suriye’ye tek laf etmeyen CHP, çelişkiye bakınız ki AK Parti’mizi ve liderimizi mezhepçilik yapmakla suçluyor.
“Diktatörlük!” söylemini dilinden düşürmeyen CHP, sözgelimi Suriye’nin eli kanlı diktatörünü nedense çok seviyor.
“Darbeye/darbecilere karşıyız!” diyen CHP, ne hikmetse Mısır’daki eli kanlı darbeci diktatör Sisi’ye laf kondurmuyor, ama sıra darbeyle alaşağı edilmiş seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi’ye gelince de ağzını fena halde bozuyor.
Mursi’nin ülkeyi darbe koşullarına sürüklediğini söylemekten kaçınmıyor.
Rahmetli Menderes için söylediklerinin benzerlerini şimdilerde Erdoğan için söylemeye başladılar.
Erdoğan politikalarının darbeye yol açtığını söyleyerek, utanmazca-arlanmazca bir dille FETÖ darbesini aklamaya veya haklılaştırmaya çalışıyorlar.
Sanki Erdoğan ülkeyi diktatörlükle yönetiyor da, FETÖ’cüler ülkeye demokrasi getirmek için darbe yapmışlar gibi alçakça bir algı oluşturmaya çalışıyorlar!
Niye mi?
Çünkü sahipleri ve efendileri bir...
***
Görünen o ki; FETÖ’cü hainlere darbe yaptırtanlar, CHP’ye de darbeyle hesaplaşma sürecinde bir rol yüklemişler: Darbeyi ilk aşamada sulandırma, ikinci aşamada darbeyi haklılaştırma...
Dahası ve en alçakçası ise darbenin Erdoğan tarafından tezgahlandığı iddiasını yaygınlaştırmak. CHP’nin 15 Temmuz’dan sonra adım adım yaptığı şey bu işte.
Kim ne derse desin, benim açımdan gerçek şu:
CHP, Türk Siyaseti’nin FETÖ ve PKK destekli Haşdi Şabi’sidir.