31 Mart yerel seçimlerinin YSK'ya bildirilmesi için son tarih 19 Şubat Pazartesiydi. Yani dün. Aralarında Kılıçdaroğlu'na muhalifliğiyle maruf Selin Sayek Böke gibi isimlerden oluşan 12 kişi, bu tarihten önce Parti Meclisi'nin olağanüstü toplanması için dilekçe verdi. Kılıçdaroğlu hayır demedi ama çağrıcıların amacı, partide krize yol açan adayları yeniden görüşmek iken, bu arada listeler YSK'ya çoktan ulaşmış oldu. Yani Kemal Kılıçdaroğlu, Parti Meclisi için imza toplayanları bir güzel atlattı.
Malum, daha önce de Muharrem İnce'nin girişimiyle başlayan olağanüstü kurultay talebini reddetmişti. Kurultay için imza verdiği halde Kılıçdaroğlu tarafından ikna edilerek imzasını geri çekenlerden biri, Kılıçdaroğlu'nun kurultayda aleyhine bir karar çıkmasından çekindiğinden değil partiye genel başkan yetiştirmek istediğinden kurultay talebini reddettiğini söylemişti. En azından kendisini bu bahaneye inandırmıştı.
***
Kemal Kılıçdaroğlu, 24 Haziran seçimleri ve sonrasındaki kurultay talebiyle Muharrem İnce'nin estirdiği rüzgara karşı koltuğunu korumayı başardı başarmasına ama bugün yeniden sınanıyor. Üstelik bu artık CHP'nin sınanmasına dönüşmüş durumda.
Bir analiz olanın ötesine geçti, pozitif bir gerçeklik haline geldi; CHP'liler için aslolan partiyi halkın teveccüh göstereceği bir istikamete sevk etmek ve Türkiye'de iktidara gelmek değil CHP'de iktidar olmaktır. Maalesef ufku ancak partisinin genel başkan koltuğu kadar olan bir siyasetçi profili hakim CHP'de.
***
Dertleri Türkiye olmadığından, Doğu Akdeniz'deki sondaj çalışmaları hakkında bile soru önergesi verebilen vekilleri var. Dünyanın bütün güçlü ülkeleri doğalgaz ve petrol için Doğu Akdeniz'deyken kendi münhasır ekonomik alanımızdaki petrol arama faaliyetlerimizi israf olarak değerlendiriyorlar. Sanırsın Türkiye'nin değil Doğu Akdeniz'de petrol arayan rakip ülkelerin meclisinde vekiller.
Hangi ülkeler mi onlar? ABD, Rusya, İsrail, İtalya, Fransa, Almanya, Yunanistan, Güney Kıbrıs... Var da var...
Nerede bir melanet varsa onlarla işbirliği yapan, memleket hayrına ne iş olsa çamur atan bir muhalefetimiz var işte....
***
Tabii ki CHP'nin tek sorunu ufuksuz, kifayetsiz ve dahası 'kullanışlı' bir muhalefet partisi olması değil. 2010'dan bu yana dümeni kırdığı çizginin artık CHP'de çok ciddi sorunlara, öfke birikmesine, hizipleşmelere yol açtığı da aşikar.
Seçim öncesi izlediğimiz sürtüşmenin çok daha fazlasını 1 Nisan sabahı göreceğiz. Bu sürecin sonunda ya DSP yeni ağırlık merkezi olacak ve CHP bugün müşteki olanların hilafına Kılıçdaroğlu ile başlayan dönüşümünü tamamlayarak etnik ve mezhebi asabiyelerin motive ettiği marjinal bir sol parti olarak hayatına devam edecek ya da kıran kırana bir kavgayla Kılıçdaroğlu devri sona erecek.
Öyle görülüyor ki CHP seçime değil savaşa hazırlanıyor.