Başkanlık sistemiyle ilgili süreç, AK Parti’nin son Afyon kampından sonra belli bir rotaya girmiş gözüküyor. Meclis’e sunulacak teklifin içeriği net olarak bilinmese de AK Parti’nin adam akıllı bir başkanlık sistemi hazırlığında olduğu belli. Daha önce gündeme gelmiş tasarı üzerinde bazı revizyonlar yapıldığı, vakti zamanında itiraz edilen “karşılıklı fesih yetkisi” ile ilgili düzenlemenin taslaktan çıkarılacağı gibi hususlar konuşuluyor. Önerinin üniter bir başkanlık modeli olacağı çok net. Yürütmenin yasama organı içinden değil ABD’de olduğu gibi başkan tarafından başkan yardımcıları ya da devlet sekreterliği şeklide teşekkül ettirileceği fikri ağırlık kazanmış durumda. Başkanın atama yetkilerinin düzenlenmesi konusunda da önceki taslaktan çok sapılacağı öngörülmüyor.
Başkanlık sistemini diğer hükümet modellerinden ayıran en önemli hususun güçler ayrılığı ilkesi olduğu, güçlü çoğunluk hükümetleri döneminde yasama ve yürütmenin çok da ayrı güçler olmadığı bir eleştiri olarak öteden beri dile getirilir. Hükümetin yasama organından çıkmadığı, seçim sisteminin de daraltılmış bölge olarak değiştirildiği bir modelde, milletvekillerinin yani yasama organının yürütme karşısındaki pozisyonu da daha sağlamlaşacaktır. Bu da güçler ayrılığı ilkesinin daha da güçlenmesi demektir.
Hatırlanacağı üzere bu son noktaya, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin üç hafta önceki grup toplantısında başkanlık sistemini gündeme getirmesiyle gelindi. Takip eden günlerde hükümet kanadı konuyu ciddiyetle ele aldı, Devlet Bahçeli ve Başbakan Binali Yıldırım’ın görüşmelerinden sonra süreç biraz daha hızlandı.
Fakat Bahçeli’nin dünkü grup konuşmasından da anlaşılacağı üzere MHP’nin tavrı hala belirleyiciliğini koruyor. Bahçeli, siyaseti açıcı bir hamle yaptı evet; fakat “Hele bir öneri gelsin bakalım” lafıyla “başkanlığın kilidi hala bende” diyor.
İki gündür medyada dolaşan “MHP Meclis’te evet, referandumda hayır diyecek” sözüne de itiraz etti Bahçeli ve “MHP’nin Meclis’teki tercihi ne olursa milletin huzurundaki tercihi de o olur” dedi. Hal bu iken Bahçeli’nin her konuşmasında ısrarla “aslında biz parlamenter sistemden yanayız” demesinin bir anlamı yok. “Gönlümüz parlamenter sistemden yana ama hoşumuza giden bir başkanlık modeli de neden olmasın”; MHP’nin durum güncellemesi bu şekilde.
***
Bahçeli’nin bu hamlesi hükümeti harekete geçirdi, evet ama asıl kritik olan CHP’de yaratacağı etki. Belli ki AK Parti, MHP’nin teklif ve önerilerini dikkate alan bir tasarı ile Meclis’e gelecek. Böylece MHP ve AK Parti’nin mutabık kaldığı bir başkanlık sistemi önerisi Meclis’ten geçip referanduma gidecek.
Bahçeli “Meclis’te evet dediklerine referandumda hayır demeyeceklerini” söylediğine göre CHP sadece ‘hayır’ diyen bir kampanya yürüterek MHP seçmeninin referanduma ‘evet’ demesinin önüne geçemez. Mevcut anketler daha kampanya başlamadan bile AK Parti seçmeninin tamamına yakınının başkanlık sistemine evet dediğini gösteriyor. Bu koşullar altında CHP, kolları sıvayıp kendi önerisini ortaya koymak durumunda kalabilir. Yoksa ortada iki seçenek olacak, ya halihazırdaki sistemle devam edilecek. Bu durumda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sorduğu “Mevcut sistemden memnunsan bana neden itiraz ediyorsun?” sorusunu bu sefer halk soracak CHP’ye. Ya da AK Parti ve MHP’nin oylarıyla Meclis’ten geçmiş olarak halkın onayına sunulan başkanlık sistemi...
CHP kendisi bir öneri sunmadığı takdirde kendi seçmeni de mevcut sistem yahut Türkiye’yi bunca badireden kurtaran bir lider ve kadronun dinamizmiyle savunulan başkanlık modeli arasında tercihte bulunacak.
Sonuç şimdiden belli.