AK Parti'nin iddiası şu; maddi hataların düzeltilmesi, geçersiz oyların yeniden sayımı ve tüm oyların ise sadece yüzde 10'unun yeniden sayımı sonucunda, 1 Nisan sabahı 29 binlerde gözüken oy farkı 13 binlere gerilemiştir. Yani aradaki fark, Binali Yıldırım'ın lehine 16 bin 485 azalmıştır. 10 milyondan fazla seçmenin oy kullandığı bir seçim bölgesi için bu tespit tek başına oyların yeniden sayımı kararını gerektirir. Ya da seçimin iptali ve yenilenmesini...
Her seçimde yaşanabilecek düzeyde olağan bir hata ile karşı karşıya olmuş olsak, ki bu durumda yine de itiraz hakkı meşrudur, birbirine çok yakın oy alan iki aday için hatalar giderildikten sonraki durumun yine birbirine yakın olması gerekir. Yani hataların neden hep Binali Bey aleyhine yapıldığı sorusu cevapsızdır.
Üstelik kasti durum şüphesi olmaksızın da YSK'nın seçimin yenilenmesine karar verdiği örnekler mevcuttur. Nitekim söz konusu itiraza emsal olacak şekilde 30 Mart 2014 seçimlerinde Yalova ve Ağrı'da benzeri bir süreç yaşanmış, itirazlar üzerine oylar yeniden sayılmış, sayım işlemleri sırasında kısıtlı oy kullanımları tespit edilmiş, YSK nihai olarak seçimin yenilenmesine karar vermiştir.
İstanbul ile kıyaslandığında ancak bir seçim bölgesi büyüklüğünde olan bu iki ilimizde itiraz süreci 22 Nisan'da tamamlanmış ve seçim 1 Haziran'da yenilenmiştir. Yani “Halkı yordunuz, gerdiniz, verin artık mazbatamı” lafları, işi oldu bittiye getirmeye çalışmaktan öte bir anlam ifade etmemektedir. Söz konusu İstanbul'dur. Pek çok Avrupa ülkesinden daha büyük bir nüfustan bahsediyoruz yani. 31 Mart'ta gerçekleşen seçimin itiraz sürecinin nisanın ortasını bulması son derece normaldir.
***
AK Parti'nin itirazı, somut belgelere dayandırılmış oldukça vahim iddiaları barındırıyor. Bunlardan en önemlisi ilçe seçim kurulları tarafından belirlenen sandık başkanı ve yedek üyelerin tespitiyle ilgili. 7 kişilik sandık kurulunun ilçe seçim kurulları tarafından belirlenen iki üyesinin kamu görevlisi olması seçim kanunuyla sabit. Ancak İstanbul'da sandık kurulların 3'te 1'inin oluşumunda bu usulün ihlal edildiği görülüyor.
31 bin 280 sandıkta görev yapan 62 bin 560 kişinin 19 bin 623'ü kamu personeli olmaksızın görevlendirilmiş. Yani daha işin başında usulsüzlük yapılmış. Bunlar içinde FETÖ ile iltisaklı olduğu için KHK ile kamu görevinden men edilenler bile var.
Bir başka usulsüzlük, sayım tutanağı silsilesine temel teşkil sayım döküm çizelgeleriyle ilgili. Bunların mühürlü ve imzalı olması gerekiyor. Sandık sayısı kadar olan çizelgelerin 5.388'ünün mühürsüz, 694'ü imzasız, 214'ü tamamen boş, 919 tanesinin sayı ve rakam olmaksızın sisteme girildiğini söylüyor AK Parti.
***
Maltepe ve Büyükçekmece'deki olaylar ise zaten başlı başına seçimin yenilenmesini gerektirecek büyüklükte. Maltepe'de yeniden sayım için kurul oluştururken bile usulsüzlük yapılmış. 7 kişi ile değil gümrükten mal kaçırırcasına 2 kişi ile yeniden sayım yapılmış. Büyükçekmece'de seçim yolsuzluğu bir belediye personelinin nüfus müdürlüğünde görevlendirilmesiyle başlamış. Belediyedeki bazı kişilerle iş birliği içinde seçimin sonucuna tesir edecek sayıda kişi için boş arazilerde, inşaat alanlarında, hayvan barınaklarında hayali adres ve seçmen tesis edilmesi söz konusu. Konu ile ilgili adli soruşturma devam ediyor. 2 kişi tutuklu. Çok sayıda kişinin ifadesi alındı.
***
Peki, CHP neden direniyor?
Seçim sonucu CHP'ye helal ise seçimin iptali ve yenilenmesi bunu sadece tescilleyecektir. Hileye hurdaya bulaşmamışsa şayet, bu sürecin CHP'nin aleyhine işlemesi zaten söz konusu değil. Seçimi kazanmışsa yine kazanacaktır.
CHP seçimin yenilenmesine engel olmaya çalışarak kendisini zan altında bırakıyor.