Bilindiği gibi CHP İş Bankası hisselerinin %28’ine sahiptir.
Bu nedenle CHP bankanın yönetim kuruluna üç üye vermektedir.
Anayasanın 69. maddesi ve Siyasi Partiler kanunun 104. Maddesi siyasi partileri ticari faaliyetten kesinlikle men etmektedir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 3. maddesindeki “Bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir” hükmü gereğince 20 küsur ticari faaliyete ortak olan İş Bankası’nın yönetim kurulu üyeliği de ticari faaliyettir.
Dolayısıyla CHP’nin banka ortaklığı yasal değildir!
***
Fakat mesele gidip Atatürk’e dayanınca işin rengi değişiyor.
İş Bankası’nın kuruluşunda bir milyonluk sermayenin 250 binini bizzat Atatürk vererek bankaya hissedar olmuş ve bu hisselerin CHP’ye devrini vasiyet etmiştir.
CHP de bu vasiyetin arkasına sığınarak bankadaki üyeliğini ısrarla sürdürmektedir.
Başka bankaların kimi üyelerine siyasi görüşü sebebiyle itiraz eden CHP, kendisi bizzatparti adına üye verme tenakuzundan da hiç mi hiç rahatsız olmamaktadır!
***
“Bu üyeliğe ilk itiraz Menderes iktidar olunca yapılmış ve ‘Cumhuriyet Halk Partisinin Haksız İktisaplarının İadesi Kanunu'nu’ yürürlüğe koyarak, İş Bankası'ndaki Atatürk'ün hissesinin hazineye devrini sağlamıştır.”
Menderes’i de idam eden darbecilerin kurduğu Anayasa Mahkemesi bu kanunu iptal ederek CHP’yi tekrar bankanın ortağı yapmıştır!
12 Eylül askeri darbesi CHP’yi kapattığı için hisselerin temsili cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğine verilmişti.
12 Eylül’ün belki de isabetli ender kararlarından biriydi!
***
CHP yeniden kurulunca hisselerin temsili tekrar CHP’ye geçmiştir.
CHP’nin çok sayıda ticari ortaklığı bulunan bir bankada hisse sahibi olması başta zikrettiğimiz gibi anayasa ve yasalara aykırıdır.
Atatürk’ün vasiyeti konusu dayoruma açıktır.
Banka kuruluşuna verdiği 250 bin liranın kendi özel parası olmadığı, o ortamda bu kadar parayı kazanmasının da mümkün olmadığı, Hintli Müslümanların yardımı olduğu meselesi bir yana o dönemin şartları göz önünde bulundurulduğunda hisselerin bugünün şartlarına göre güncellenmesi gerekir.
***
O dönemde başka parti bulunmadığı CHP’nin tek parti olarak devleti yönettiği ve Atatürk’ün önünde başkaca seçenek bulunmadığı düşünülürse, bu durum hisselerin devleti yöneten siyasi erke devri olarak yorumlanabilir.
Bu mantıkla yola çıkılır ve günümüzdeki çok partili sistem de göz önünde bulundurulursa CHP hisselerinin bir siyasi parti yerine devleti yöneten cumhurbaşkanlığına devredilmesi akla ve mantığa daha uygundur.
***
Ancak cumhurbaşkanlığı makamında Erdoğan’ın bulunması, Erdoğan nefretiyle siyaset yapan CHP’nin itirazı için yeterli bir sebeptir!
Çünkü hisseleri bizzat CHP’nin devretmesi en uygun ve en sağlıklı yoldur.
Dolayısıyla hisselerin hazineye devri teklifi yabana atılmamalıdır.
Bence CHP hisseleri kendi rızasıyla devrederek bu tartışmayı bitirebilir/bitirmelidir.
Oradan bir geliri olmadığına göre hisselerin devrinde de bir kaybı olmayacaktır.
Aksine, bir tartışmayı bitireceği için takdir de edilecektir.
***
Ancak öyle görülüyor ki bugünkü CHP’nin geçen yüzyıldaki CHP’den hiç farkı yok.
Menderes döneminde hisseler hazineye devredilirken de CHP Genel Başkanı İnönü Menderes’e “Atatürk'ün vasiyetini iptal ediyorsunuz” diye yüklenmişti şimdiki lideri de aynı yolun yolcusu.
Atatürk’ün arkasına sığınarak milletin değerleriyle savaşmaktan vazgeçmeyen CHP, hisseler konusundaki şaibeyi ve tartışmayı kaldırmak yerine yine Atatürk’ün arkasına sığınarak siyaset yapıyor.
CHP yürüttüğü bu siyasetle sittin sene iktidar yüzü göremeyeceği için AK Parti çok şanslı sayılır.