CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Almanya'da yayınlanan Focus dergisine verdiği mülakat nedeniyle eleştirilerin hedefinde.
Sebebi, dergi adına kendisine soru yönelten Frank Nordhausen'ın bir sorusuna verdiği cevap.
Soru, düz değil. Bilakis yorumlu, yönlendirmeli ve hatta muhatabını açıkça boşa düşürmeyi deneyen bir soru. Bu nedenle de son derece basit:
"Bir kamuoyu yoklamasına göre Almanların yüzde 90'ı şu sıralar Türkiye'ye seyahat etmek istemiyor çünkü mesela yanlış bir tişört veya yanlış bir şaka yüzünden tutuklanmaktan korkuyorlar. Bu korkuyu duymakta haklılar mı?"
Soru bu.
Peki. Türkiye’de adalet olmadığı iddiasıyla düştüğü yolların onu 2019’da Cumhurbaşkanlığına çıkarmasını uman ve amaca ulaşmak için FETÖ’nün PKK’nın, DHKP-C’nin ve bilumum operasyon merkezinin desteğini “meşrudur” diye alıp kabul eden Kılıçdaroğlu nasıl cevap veriyor bu soruya?
Ülkesinin, halkının hakkını koruyor ve belki sadece “adaletli” olmak adına “ne münasebet…” diye başlayan bir cevap verebiliyor mu muhabire?
Hayır. Maalesef!
Focus’un yayınladığı cevap şöyle:
"Ne yazık ki böyle bir ortamın gerçekten mevcut olduğunu tespit etmek durumundayım. Uzun zamandır Türkiye'de halihazırda hiç kimse için güvenlik garantisi olmadığını söylüyorum: ne canınız ne de mal ve mülkünüz için. Devlet elbette terör organizasyonlarının propagandasına karşı önlemler almalıdır. Maalesef yasaların geçerli olmadığı ve adaletsiz bir dönemde yaşıyoruz. Dünyanın güvenini yeniden kazanmak için Türkiye acilen normale ve demokrasiye geri dönmek zorunda."
Ne acıklıdır ki Cumhuriyet Halk Partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Focus muhabirinin sorduğu basit bir soruda çukura yuvarlanıyor.
Önüne, göstere göstere konulan muz kabuğuna basıyor.
Girdiği bütün seçimleri kaybettiği siyasi rakibini yermek isterken ülkesini kötülüyor. Firari ajan Can Dündar gibi, PKK katilleri ve FETÖ hainleri gibi Almanya’nın Türkiye düşmanı kampanyasına malzeme taşıyor.
Aklı başında bir siyasetçinin, hele de devlet yönetmeye talip olduğunu iddia eden bir genel başkanın asla yapmaması gereken, tevil götürmez bir ayıp, affedilmez bir hata bu.
Bundan böyle siciline işlenecek ve bir utanç vesikası olarak her ortamda yüzüne vurulacak.
***
Öte yandan, Kılıçdaroğlu’nun ezik bir ruh haliyle, yabancı bir derginin muhabirine bile ülkesini şikayet ettiği için kınanması, CHP Basın Birimi’ni rahatsız etmiş.
Focus’un, Kılıçdaroğlu’nun söylemediği bir şeyi yazdığını iddia ediyorlar.
Bunu bu netlikte de söylemiyor aslında, muğlak ifadelerle yalanlıyorlar.
Yapılan yazılı açıklamada şöyle diyor CHP Basın Birimi:
“Alman Focus Dergisi’nde bugün Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na atfen yer alan ‘CHP lideri Alman turistleri uyardı’ haberi gerçeği yansıtmamaktadır. Haber için tekzip gönderilmiş, gerekli süreçler başlatılmıştır.”
Peh… Focus’un Kemal Kılıçdaroğlu’nun ağzından yayınladığı o çok vahim röportajın ve bunun karşısında parti olarak aldıkları eleştirilerin şiddeti yanında pek cılız, pek alttan alan, pek oldubittiye getirip geçiştiren bir açıklama değil mi şimdi bu?
Eğer Genel Başkanları, dedikleri gibi bu sözleri sarf etmedi, hatta Türkiye’ye açıktan düşmanlık eden Almanya’nın ve propaganda araçlarının yapmak istedikleri basit çirkinliğe hak ettiği cevabı verdi ise; çıkarıp röportajın kaydını yayınlamalı CHP Basın Birimi.
Bu işi yapan herkes bilir ki gazetecinin kayıt cihazının yanına mutlaka ikinci, üçüncü cihazlar da konur; konuşanın basın danışmanları tarafından.
Böylece hem tek cihazda yaşanabilecek arızalara karşı, hem de olası bir yanlış anlama ya da kasıtla sözleri çarpıtma, anlam kaydırma ihtimaline karşı belge üretilerek tedbir alınır.
Bu yüzden CHP Basın Birimi bir an evvel kendi kayıtlarını yayınlamalı ve Genel Başkanlarını bu ağır ithamdan, utandıran durumdan kurtarmalı.
Aksi halde Türkiye’nin ‘focus’lanacağı şey, uyduruk bir yalanlama açıklaması değil yüzde 48 buçuğun lideri Kılıçdaroğlu’nun ülkesine açık ihaneti olur.