Hemen belirteyim: “Bazıları”ndan kasıt, gazetesiyle yollarını ayırdıktan sonra, sağda solda, “Erdoğan’ı dostça uyaranlar hedefte” mealinde beyanat veren müstafi Star yazarıdır.
Bu arkadaş, elinde bilgi ve belge olmadan, FETÖ tapeleri üzerinden kimi eski Bakanları ve (zımnen) Erdoğan’ı yolsuzlukla suçluyordu.
Kendisine itiraz edenlere, yani “Elinde FETÖ tapesi dışında bilgi ve belge varsa açıkla” diyenlere de “hırsızlığın erketeleri” muamelesi yapıyordu.
Bu satırların yazarı hakkında da kimi “terbiyesizce” beyanlarda bulunmuş, cevabını almıştı.
İsterseniz önce, casusluk suçundan tutuklanan ABD İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz’un savcılık ifadesini okuyalım: “Zekeriya Öz ile Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde 2 defa görüşme yaptık. İlk görüşmem yanlış hatırlamıyorsam 2013 yılındaydı. Amerika’dan gelen bir heyetle birlikte kendisini ziyarete gittik, toplantıya ismini şu anda hatırlayamadığım bir başsavcı vekili de katıldı. Başsavcı vekili adliye girişinde bizi karşıladı ve odasına aldı. 5 dakika sonra da Zekeriya Öz geldi. Adliye konularında nasıl beraber çalışabileceğimize ilişkin konuşma oldu. Grupta benim dışımda herkes Amerikalı idi.”
Dikkatinizi çekerim, Metin Topuz’un, firari savcı ve polislerle teşrik-i mesaisi 2013’te başlıyor. Yani, 17/25 Aralık kumpasının tarihi olan 2013 yılında...
Metin Topuz, ayrıca, firari savcı ve polislerle telefon görüşmeleri de yapmış.
Hatırlarsanız, 27 Temmuz 2017 tarihinde, yine bu köşede intişar etmiş yazımda, ABD Büyükelçisi John Bass’e bazı sorular sormuş, cevap beklediğimi bildirmiştim.
Kendileri hakkındaki her soruya/yazıya duyarlı ABD’liler, bu soruları, nedense geçiştirmeyi tercih etti.
Metin Topuz tutuklanınca, tehdit gibi bir mesaj yayınlamış, adamlarının derhal salıverilmesini buyurmuşlardı. Ardından, Metin Topuz haberlerini yapan Sabah gazetesinin (konuyla alakası bulunmayan) yazarlarına “akreditasyon yasağı” getirmişlerdi.
Bass’e sorduğum (ve hâlâ cevabını bulamamış) sorular şunlardı:
Kılıçdaroğlu’na yaptığınız “arka kapı ziyaretlerinin mahiyetini, ne halt karıştırmaya Artvin’lere gittiğinizi ve orada kimlerle görüştüğünüzü açıklamayacak mısınız?
Hadi Adil Öksüz’ü vizesini iptal ettiğinizi bildirmek için aradınız ve biz de yedik.
Peki, MİT TIR’ları baskınını organize eden FETÖ imamlarıyla niçin görüştünüz?
Cevaplamanız gereken başka sorular da var...
Kayıt ve tutanaklara göre, 17/25 Aralık girişiminden önce FETÖ’cü polislerle birtakım görüşmeler gerçekleştirmişsiniz.
Dönemin İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mahir Çakallı İstanbul Başkonsolosluğunuz ile 292 saniye süren bir görüşme gerçekleştirmiş... 28 Kasım 2013. Aynı Mahir Çakallı, yine İstanbul Başkonsolosluğunuzu aynı gün üç kez aramış. Görüşmeler 199 saniye sürmüş... 2 Aralık 2013.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Nitelikli Dolandırıcılık Büro Amiri Mehmet Akif Üner, İstanbul Başkonsolosluğunuzla 4 kez görüşmüş. Bu görüşmeler 790 saniye sürmüş... 3 Aralık 2013.
İstanbul Emniyet Müdürlüğünde görevli Komiser Yardımcısı Mehmet Fatih Yiğit, yine İstanbul Başkonsolosluğunuzu aramış. Görüşme 300 saniye sürmüş... 3 Aralık 2013.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şube Müdürü Yakub Saygılı, bu kez “doğrudan” Büyükelçiliğinizle görüşmüş. Görüşme 13 saniye sürmüş... 9 Aralık 2013.
Bunlar tespit edilen, tutanaklara geçen, FETÖ iddianamelerine giren görüşmeler.
Darbeciliği ve kumpasçılığı tescillenmiş bu adamlarla ne görüştünüz?
Bass sustu...
Bu soruların cevabını, önceki gün casusluktan tutuklanan ABD İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz verdi.
FETÖ’cü polis ve savcılarla telefon irtibatı sağlayan, 17/25 kumpasının “talimatlarını” aktaran kişi, Metin Topuz’muş.
Bütün bulgular/bilgiler/itiraflar ve telefon trafiği, 17/25 kumpasının arkasında ABD’nin bulunduğunu gösteriyor.
Bilmem ki, FETÖ tapeleri üzerinden “vicdan gösterisi” yapan ağzı bozuk dervişler bu sonuçtan utanacaklar mı?