Fidel Castro karizmatik bir liderdi. Yaşarken bir efsaneye dönüşmüştü, ölümü de çok ses getirdi. Seveni de çoktu, sevmeyeni de… Hatta Hitler gibi ‘nefret objesi’ne dönüşen karizmatik liderler de vardır. Büyük hareketler, akımlar, ideolojiler ortaya koyup, kitleyi peşinden sürükleyen, köklü dönüşümlere imza atan liderler olumlu veya olumsuz muhtevasından bağımsız olarak karizmatik lidere dönüşürler.
Olumsuz örneklerin yanında Gandi, De Gaulle, Churcill, Humeyni, Martin L. King de karizmatik liderdi. Örneğin M. Kemal Atatürk birçok yönden karizmatik bir lider olarak tarihe geçmiştir. Atatürk, Samsun’a ayak bastığında kurtarıcı olarak görülürken Kurtuluş savaşını kazanıp Cumhuriyet kurulduğunda kahraman olarak algılanmıştır. Atatürk karizmatik liderdir çünkü büyük bir kitleyi peşinden sürüklemiş, bir ideoloji üretmiş vemitolojik karaktere dönüşmüştür.
Erdoğan karizmatik lider midir?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın büyük, etkili, başarılı bir lider olduğuna şüphe yok. Peki, Erdoğan karizmatik lider olarak tanımlanabilir mi?
Belediye Başkanlığı döneminde halkın sevgisini kazanan Erdoğan, 28 Şubat sürecindeki büyük gerilimler, ülkeyi sarsan iki ekonomik kriz ve iki büyük deprem sonrasında yaşanan sosyal/siyasal çalkantılarda ‘umut’ olarak görülmüş ve iktidara gelmiştir.
Erdoğan 1990’lı yılların sonunda ‘karizmatik kişilik’ olarak öne çıkmış, 2003’ten sonra elde ettiği başarılarla ve maruz kaldığı büyük meydan okumalar karşısında sergilediği mücadeleyle ‘karizmatik otorite’ye, ‘karizmatik lider’e dönüşmüştür.
Erdoğan kendi siyasi hareketini/ideolojisini üretmiş, halk kitlesini peşinden sürükleyen bir siyasi cazibeye ulaşmış ve bölgesel etkiye sahip bir kahraman olarak konumlanmıştır.
A. Vahap Kaya Erdoğan’ın karizmatik lider olmadığını anlatan kitabında (2003 yılında çıktığı için Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı dönemini doğal olarak ıskalamış oluyor) toplumsal star gibi dönemsel ilgi çeken liderlerin karizmatik olmadığını söyler ve şöyle bir yargıda bulunur: “Bireyler artık karizmatik lider için kendisini tehlikeye atma, kendi varlığını hiçe sayma düşüncesinde değildir. Liderin isteği doğrultusunda kurşunlara güllerle karşılık verme düşüncesi kalmamıştır”.
Erdoğan’ın 15 Temmuz şahlanışı
15 Temmuz’a kadar hiçbir siyasi lider darbelere karşı halk gücünü kullanarak bir direnç ortaya koyamamıştır. Cezaevinde eziyet çeken, asılan, onurlu duruş sergileyen veya şapkasını alıp giden liderlerimiz olmuştur ama halkı sokağa davet edip, sivil direniş sergileyebilen olmamıştır. Bu yüzden mağduriyet tak başına karizmatik güç oluşturmaz. Sistemin iğdiş etme darbelerine direnen, mücadele ederek sonuç alan lider karizmatik etkiye ulaşır. Halkı savaş uçaklarının, tankların önüne çıkarıp cunta darbesini püskürtebilmek, yedi düvelin her türlü saldırısına karşı ayakta kalabilmek Erdoğan’ın liderliğini tartışmasız hale getirmiştir.
Türk siyasetinde parlak vizyonuyla ve üstün kabiliyetiyle öne çıkan ama siyasette tutunamayan liderler vardır. İdeolojik hareketler inşa edip belli bir toplum kesiminde kurtarıcı olarak görülen liderler de vardır. Dönemsel popülaritesiyle seçim kazanan, halkın desteğine mazhar olan liderler de vardır. Ama kanımca, Atatürk’ten sonra Erdoğan gibi karizmatik olarak tanımlanabilecek bir siyasi lider ortaya çıkmamıştır. 15 Temmuz bunun ispatıdır.
Bugün Erdoğan’a siyaseten karşı olanlar, desteklemeyenler bile ülkenin geleceğiyle Erdoğan’ın siyasi varlığı arasındaki ilişkiyi kabullenmektedir.
Halkın ve liderin birbirini ‘dayanak noktası’ olarak görerek birbiriyle özdeşleştiğini, kaderdaş olduğunu düşünmesi ender rastlanan bir durumdur.
Dönüştürücü lider olarak halkın üzerinde büyük tesirler oluşturabilen Erdoğan, ‘paradigma’yı değiştirecek çıkışlar yapabilmekte dünya sistemine karşı da sorgulayıcı bir tavır sergileyebilmektedir. Erdoğan’ın ezberleri bozup, tabuları yıkan ‘put kırıcı’ mahiyeti yerel statükoyu ve küresel egemenleri rahatsız ediyor. Her saldırı ise dik durmayı beceren Erdoğan’ın karizmasını daha da büyütüyor. Erdoğan halkın büyük sevgisi ve sergilediği liderlikle yaşarken efsaneye dönüşmüş durumda...