Türkiye’de vatana ihanetten mahkûm edilmişken Almanya’ya kaçan Can Dündar’ın son konuşmasına denk gelmişsinizdir.. Avrupa Parlamentosu’nun “Basın Özgürlüğü Mücadelesinde Türkiye” konulu konferansında konuştu. “Aslında ben buraya dünyanın en büyük gazeteci hapisanesinden geliyorum. Türkiye’nin bir cehennem olduğunu söylemem gerek.” dedi.. Uzun uzun konuşmanın anlamı yok. Bağsız, soysuz, köksüz bir adamın, vatansız bir adamın acınacak haline örnektir Can Dündar.. Allah kimseyi bununla imtihan etmesin.. Sadece Can Dündar, bu cennet vatanı, düşman kampında “Cehennem” diye tanımlarken ne düşündü bazı büyüklerimiz merak ediyorum..
- Serbest kalması gerektiğine hükmeden AYM üyeleri,
- Hüküm verdiği halde yurtdışı çıkış yasağı koymayan mahkeme,
- Tutuksuz yargılanmasını savunan devletin önemli ve saygın şahsiyetleri..
Ne hissettiler merak ediyorum..
Başarı hikayesine bak!
Avrupa ile yol ayrımına geldiğimiz bir ortamda hükümet içinden de farklı sesler yükselmeye başladı.. “.. Japonya’da en çok bizim AB’den kopup kopmayacağımızı merak ediyorlar.. Koparsak bize uğramayacaklarmış..” diyen Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, dün daha cüretkâr bir çıkış yaptı.. ‘AB çöküyor’ değerlendirmesine cevap olarak; “... “AB çökmüyor! Tam aksine büyük bir başarı hikayesi. Yaklaşık 510 milyon insan huzur ve refah içinde yaşıyor” diye yazdı..
- İngiltere’nin AB’den çıktığı bir dönemde,
- Yunanistan’ın iflas ettiği bir ortamda,
- ‘Neden biz çalışıp da Yunanistan’a bakıyoruz’ itirazlarının yükseldiği vakitte,
- İtalya’nın ayrılmayı tartıştığı günlerde,
- İspanya ve Portekiz’de kriz kapıya dayanmışken,
- Hollanda, “o zaman bizim ne işimiz var” demeye başlamışken,
- Fransa arka arkaya OHAL’i uzatırken,
Nasıl bir başarı hikayesinden söz ediyoruz acaba?..
Ayrıca “.. 510 milyon refah içinde yaşıyor...” madem bizim 6 milyar euro’nun üzerine neden yatıyor bu “güçlü medeniyet”?..
Söyleyin de paramızı versinler..
Mesela Guantanamo!
Fidel Castro öldü.. Bağdat Caddesi’nden, Nişantaşı kafelerine kadar beyaz Türklerin kafe-konyak sohbetlerinin, sıcak şarap gecelerinin en çok konuşulan konusu bu.. “...Azizim bu Castro öyle böyle değildi. Arkadaş, büyük devrimciydi ama. Kaç yüz suikast girişiminden kurtuldu... Kaç CIA darbesi atlattı... Çok uluslu şirketleri nasıl kovdu ama... Amerika’ya posta koyan adam...” Doğru mu? Peşinden de batıya meydan okuyan, diz çöktüren, teslim olmayan ve ülkesini de canı pahasına teslim etmeyen, ‘hangi dilden anlıyorsanız o dilden’ diyen, işgalci emperyalist güçlere haddini bildiren Erdoğan’a öfke kusarlar...
Amerika’ya meydan okuyor diye ‘Fidel Hayranı’ olan..
Fakat düz patlıcan kızartmasını bile Amerika’da gören, ABD Başkan yardımcısı ile selfie’ler paylaşan zevzeklere nasıl anlatacaksın..
Mesela Guantanamo’yu..