Can Dündar'a sahip çıkan Almanya'da devlet sırrı ve basın
26 Aralık 2020 Cumartesi
Firari FETÖ'cü Can Dündar hakkında mahkemeden çıkan karara Alman hükümeti sert tepki gösterdi. Alman dışişleri bakanı Maas, bunun basın hürriyetine bir darbe olduğunu söyledi... Herhalde “hem suçlu, hem güçlü” olmak böyle bir şey... Sen hem burada 251 vatan evladının şehit etmiş bir terör örgütüne yardımdan hüküm giymiş bir adamı koru, kolla, ona yemek ver, yatak ver… Hem de kalk hakkında verilmiş mahkeme kararlarına dil uzat...
***
Almanya ve her kim benzer düşünceler içindeyse... Aklınızı başınıza alın. FETÖ alçak, cani, kalleş, aşağılık bir terör örgütüdür... 15 Temmuz gecesi 251 kahramanımızı, öncesinde Hrant Dink gibi, Rahip Santoro gibi isimleri gibi kendi başına, polislerimizi, askerlerimizi, kaymakamlarımızı PKK ve DHKP-C terör örgütüyle birlikte şehit etmiş pislikler sürüsüdür... Ve hangi nedenle olursa olsun FETÖ’ye destek çıkan, arkalayan, iş birliği yapan, belge alıp propagandasına katkı sağlayan herkes tartışmasız teröristtir... Almanya’nın ya da başka herhangi bir ülkenin ne dediği kimsenin umurunda değil... Benzer bir dosya eğer Alman mahkemelerinin önünde olsaydı onlar da hiç tereddüt etmeden aynı kararı verirlerdi...
***
Hatta gelin hatırlayalım...
Daha üç-dört sene önce.. Almanya'da bir belgesel yapıldı.. Belgeselin ismi “Ölümcül İhracatlar / G-36 Meksika’ya nasıl ulaştı” Bu belgeseli yapan 5 gazeteci, Almanya’nın Meksika'ya yönelik yasa dışı silah satışıyla ilgili gizli devlet bilgilerini ifşa etmek suçundan jet hızıyla tutuklandı.. Stuttgart Savcılığı Sözcüsü Jan Holzner, “..bu yapılan gazetecilik falan değil, bunlar düpedüz, devlet sırlarını ifşa ediyor..” diye açıklama yaptı.. Bir başka dosyada, Federal Dış İstihbarat Dairesi’nin, hakkında haber yapan bir gazeteciyi bilgi kaynağını ortaya çıkarmak için yıllarca takibe alıp, özel görüşmelerini bile dinlediği ortaya çıktı. GazeteciErich Schmidt- Eenboom, üç sene boyunca aralıksız, tüm görüşmeleri kaydedilmiş, ve haber kaynağına bu yolla ulaşılmış.. Mesela bir de Schirra davası var. Çok ünlü.. Cicero dergisinde bir yazı yazdı Bruno Schirra .. Yazının başlığı, “Dünyanın en tehlikeli adamı”ydı. Kastettiği en tehlikeli adam, El Kaide liderlerinden Ebu Musab Zerkavi.. Vaktin İçişleri Bakanı Otto Schily’nin bizzat verdiği emirle, Bruno Schirra’nın evi basıldı, Cicero dergisinin binasına baskın yapıldı, Schirra gözaltına alındı, yetmedi aynı dosya kapsamında 16 gazeteci daha tutuklandı... İçişleri Bakanı Otto Schily televizyona çıktı ve dedi ki; “…Devlet, bu tip gizli belgelerin kamuya yayılmasına asla müsaade etmeyecektir…” devam edeyim mi?...
Berlin Eyaleti Emniyet Teşkilatı 28 Kasım 2012’te Berliner Morgenpost gazetesinin bürolarını, arşivini bastı, haber müdürünün evine girdi... Berliner Morgenpost Genel Yayın Yönetmeni Carsten Erdmann, yapılanların basın hürriyetine darbe olduğu iddiasıyla Berlin başsavcılığına şikayette bulundu... Dava Berlin Yüksek Eyalet Mahkemesi tarafından aramaların orantılı ve basın özgürlüğüyle uyumlu olduğu gerekçesiyle kabul edilmedi.
Bu listeyi daha da uzatabiliriz. Sadece Almanya’nın ve sadece son birkaç yıl içinde verdiği sınavlar bunlar...
***
Şimdi lütfen kimse bize masal anlatmasın... Korudukları, sakladıkları, himaye ettikleri şahıs, hakkında kesinleşmiş hapis cezası bulunan bir terör örgütü destekçisidir... Almanya’ya düşen müttefiklik ruhuna uygun bir şekilde davranmak ve bu şahsı Türkiye’ye iade etmektir... Bu defa Almanya kaybedince biz de kaybetmiş sayılmayacağız, bunu biliyor olmaları lazım...