Can Dündar’ın İngiliz BBC World kanalında karşılaştığı tablo çok çok önemli.. Zira davanın başından beri bunu bir ‘gazetecilik’ faaliyeti olarak satan Can Dündar’a, ilk kez hem de en beklemediği yerden tepki geldi. ‘Hayır yapılan şey bütün gelişmiş ülkelerde suçtur’ diyen kişi Hard Talk’ın deneyimli sunucusu Stephen Sackur.. Sackur bu tespitini geçmiş referanslara dayandırıyor.. Mesela Julian Assange’a.. Julian Assange, ABD'nin devlet sırlarını ortaya döken belgeleri sızdırdığı vakit önce vatan haini ardından terörist ilan edildi.. Birleşik Krallık, Londra’daki Ekvador elçiliğine sığınan Assange’a nefes aldırmadı.. Ama İngiltere’nin asıl konuştuğu konu Assange değildi.. Edward Snowden’dı.. Snowden, CIA ve Ulusal Güvenlik Dairesi elemanı.. Sızdırdığı belgeler ABD’nin yüzlerce ülke devlet ve hükümet başkanını dinleme kayıtları.. Belgeler önce CNN’e gitti.. CNN yayınlamayı reddetti.. Ve bunu da “Ulusal güvenlikle ilgili gizli bilgilerin ifşa edilmesine araç olmayı reddediyoruz…” diyerek kamuoyuna duyurdu.. İngiliz The Guardian ise bu belgelerin çok küçük bir kısmını yayınladı. Guardian Genel Yayın Yönetmeni Alan Rusbridger hakkında bu yayının hemen ardından dava açıldı.. The Guardian kapatılma tehdidiyle karşı karşıya geldi.. Alan; “Sizin gazetemi kapatmak istemenizin nedeni eğer benim elimdeki belgeler ise bu kolay, yok ederiz, olur-biter..” dedi.. İngiliz gizli servis elemanlarının gözetiminde matkaplarla, taş kesme makinalarıyla gazetedeki bilgisayarlar ve hard-disc’ler imha edildi.. Alan Rusbridger gazetesini de kendi canını da böyle kurtardı. İşte BBC’nin deneyimli sunucusu Sackur, bundan söz ediyordu.. Son not.. Can Dündar’ı terleten Stephen Sackur herhangi bir stüdyo söyleşi programı sunucusu değil.. 1986’dan beri Ortadoğu çalışan deneyimli bir savaş muhabiri.. Dolayısıyla Dündar kendisine FETÖ’cü Albay tarafından servis edilmiş görüntülerle “Ama bu Türkiye’nin İranGate’idir..” falan diye hikayeler yazarken, Sackur bütün bölge gerçeklerine fazlasıyla hakimdi zaten..
FETÖ artık ABD ile Rusya arasında bir meseledir
Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'un 19 Aralık 2016'da öldürülmesine ilişkin soruşturma kapsamında Fethullah Gülen ile cinayetin faili Mevlüt Mert Altıntaş'a uzanan ilişki silsilesi tespit edildi. Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliği, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebiyle Fethullah Gülen'in de aralarında bulunduğu 8 kişi hakkında tutuklama kararı çıkardı. Artık Gülen, Türkiye’de darbe girişiminde bulunmak dışında bir de Rusların çok sevdiği bir diplomatı katletmekle resmen suçlanıyor. Şimdi Rusların tavrını bekleyip görelim.
Demet Akalın çağrıldığı her organizasyona gidiyor mu?
Hatay sınırında sanatçıların sporcuların gazetecilerin bir arada olduğu muhteşem bir program yapıldı. Kimler yoktu ki?.. Yüzlerce sanatçı.. Elbette biz organizasyonu izleyenler için sanki herkes oradaymış gibi geliyor ama programa dahil olmak isteyip de bir nedenle bulunamayanlar da gönül koymuş anlaşılan. Misal Demet Akalın... Davet edilmediğini söylüyor. Olabilir mi?.. Elbette. Peki neden?. Acaba ‘kesin gelmez yine’ deyip listeden çıkarmış olabilirler mi?. Zira benim bildiğim Demet Akalın, böyle protokoler organizasyonlarda kalabalık ekiple birlikte olmaktan çok da hoşlanan biri değil.. Cumhurbaşkanımızın ev sahipliğindeki Yeni AKM tanıtım toplantısına da gelmedi, Enerji Bakanımız Berat Albayrak’ın Enerji Veren Kadınlar Ödül Törenine de, Emine Erdoğan Hanımefendi’nin ev sahibi olduğu Cevahir’deki Çocuk İstismarı konulu toplantıya da.. Hoşlanmıyor galiba.. İyi de neden kızdı peki bu defa?. Şeytan sor diyor; “Hande Yener’i aldınız beni almadınız..” kavgası mı yoksa bu?