Cüneyt Çakır; geçtiğimiz Şampiyonlar Ligi’nde, en üst seviye takımların en kritik maçlarına verilmişti. UEFA’dan sonra FIFA da aynı geleneği sürdürüyor. Hakemimiz, bu kez Dünya Kupası’nda elenip elenmeyeceği, kendini kurtarıp kurtaramayacağı merak edilen ve tartışılan kritik Arjantin maçına verildi. Tangocuların Nijeya ile yapacağı mücadeleyi yönetecek.
Bu sürpriz bir gelişme değil... Daha önce kupada Fas-İran gibi nispeten iddiasız bir maçı yönetmesi, Cüneyt’in yıpranmaması ve bu tür iddialı maçlara yaralanmadan çıkması içindi.
Bu maçla da sınırlı kalmayacak... Bence Dünya Kupası finalini de yönetecek. Ama bunun bazı şartları var. Mesela; finali bir Avrupa takımı ile Brezilya gibi bir Latin Amerika takımı oynarsa, bu maça Avrupalı hakem vermezler. Ama iki Avrupalı takımın oynaması halinde, hakem banko Cüneyt Çakır’dır.
***
Fakat bir sıkıntı daha var... Şimdiye kadar Dünya Kupası finali yönetmiş tüm hakemler, ertesi sezon hakemliği bıraktı. Yani Dünya Kupası finali, onlar için de mesleki final oluyor.
Cüneyt Çakır henüz 42 yaşında ve daha önünde süre var. Onu kaybetmek istemeyecekleri için, başka isime yoğunlaşabilirler. Bu iki faktör dışında, hakemimizin önünü kesecek hiçbir neden yok. Zaten dünyada, Elit Hakemli’ğin uzak ara birinci sırasında..
***
Hakemimizi diğerlerinden farklı kılan ön önemli özelliği, şaşılacak derecede soğukkanrlı olması... Hiçbir şartta, hiçbir nedenle dağılmıyor, panik yapmıyor. Zaten dikkat edin, maç bittiğinde bile; yüzünde en ufak bir ter izi yok. Koşmadığı için değil, vücudu adrenalin salgılamadığı için sakin kalıyor. Her tarafını ter ve telaş kaplamıyor.
Sert faullü hereketklerde, futbolcunun üstüne öfkeyle yüklenip tehdit içerikli havayla kart göstermiyor. Olayların gelişme göstereceği gerilim anlarında, “Hepinizin canını yakarım” havasıyla araya girmiyor. Gayet duygusuz, kararlı, emin ve durumun hakimi pozisyonunda tavır koyuyor. Kendisinin mutlak otorite olduğunu kanıtlamak isteyen tehditkar yaklaşımlardan tamamen uzak... Bunu çok az kişi başarıyor.
Siz penaltı verip-vermediğine, ofsaytı görüp-görmediğine, kartı çıkarıp çıkarmadığına bakıyorsunuz ama; UEFA ve FIFA’nın maçı değerlendiren kriterleri çok farklı... Beklentilerine en iyi karşılığı o veriyor.
Bizim Cüneyt Çakır’ı anlamamız için, 10 fırın ekmek yememiz lazım. “Türkiye’de kötü maç yönetiyor” derken, onun iyi yönlerini özümseyemiyoruz. Fark burada!