Malum olduğu üzere bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz ‘İçki bütün kötülüklerin anasıdır’ buyuruyor. Sarhoş olan insan, akli melekeleri zayıfladığı için her türlü kötülüğe yönelebiliyor. Alkol ve uyuşturucu kaynaklı aile içi şiddetler, hırsızlıklar, cinayetler, trafik kazaları, diğer insanlara zarar veren taşkınlıklar kayıtlara girmiş hadiselerdir.
Bunun sebebi sarhoşluğun veya uyuşturucu bağımlılığının insanın en kıymetli hazinesi olan aklını devre dışı bırakmasıdır. Akıl, insanı diğer canlılardan ayıran temel özelliktir. O özelliğin kaybolması insanlıktan sukut anlamına gelir. Ayette ‘şeytan işi pislik’ olarak nitelenen bu durum insanoğlunu kötülükten kötülüğe sevk eder.
Benzer bir şekilde FETÖ’cülüğün de her türlü kötülüğün anası olduğunu görüyoruz. FETÖ’cü olanlar adeta akıllarını devre dışı bırakmışlar. Öyle bir efsunlanma ve daha önce vurguladığım tabirle zombileşme hali var ki, akıl vicdan kaldırmayacak işlere imza atmışlar. Halkını-uçakla tankla parçalamak aklı yerinde olan bir vicdan ehlinin yapabileceği bir iş değildir.
İnsanların dünyalarını ve ahiretlerini rehin alan bir akıl tutulması haliyle karşı karşıyayız.
Memlekette kumpas kurulmamış bir Allah’ın kulu kalmamış. Bunların değmediği, hayatını zehir etmediği, zulmetmediği kimse neredeyse yok. Öğrencisinden memuruna, cemaatinden spor klübüne herkese bir zarar vermişler.
En büyük zararı da dini duygularla peşlerine takılan, Allah rızası için bir uhrevi fayda murat eden insanlara vermişler. Sıradan insanı dinden soğutacak bir istismar halinden bahsediliyor olması bile dine verilecek en büyük zarardır.
FETÖ’cü olan asker, polis, öğretmen, işadamı her kimse o efsunlanma haliyle kötülükten kötülüğe yelken açmış. ‘Amaca ulaşmak için her yol muhbahtır’ mottosu bunları canavara dönüştürmüş.
Dinlemek, gözlemek, kaydetmek, şantaj yapmak, iftira atmak, öldürmek, komplo kurmak adiyattan olmuş.
İnsanların hayatları kararmış, sicilleri bozulmuş, yuvaları dağılmış, çocukları yetim kalmış, zindanda çürümüşler hiç önemli değil. ‘Kul hakkı’nı yok hükmüne getirmişler. Kendi iblisleri onlara ne buyuruyorsa onu kutsal bir hedef bellemişler.
İnsanlık tarihinin kötülük kitabı yayınlanacak olsa bunları yaptıkları başyapıt olur.
Bu yüzden son dönemde çıkan haberlere bakıp da ‘yok ya bu kadar da olur mu’ denmesin. ‘Her taşın altında da bunlar mı varmış’ diye istihza edilmesin.
Terör eylemlerinden kimi cinayetlere, soru hırsızlıklarından darbeciliğe, şantajlardan karalama kampanyalarına kadar haber olan olayların bunlarla ilişkilendirilmiş olmasına şaşırmamak lazım. Bunların ilişkisi olmayan kötülük neredeyse yok gibi...
Bunların en iyi yaptıkları işlerden biri de fitne çıkarmak, suret-i haktan görünüp insanları zehirlemek...
Öyle yalanlar, tezviratlar, iftiralar üretiyorlar ki, şeytanı çırak çıkarıyorlar.
FETÖ’cü diye yapılan kimi ihbarların arkasında bunların olması akla uzak değil. Bunlar FETÖ’cü olmayanları da FETÖ’cü diye suçlayabilir, gerçekten FETÖ’cü olanları da göze girmek için ispiyonlayabilir, kendilerince başka bir kazanım için kurban edebilir. Bu kadar habis ve sinsi bir düşmanla mücadele ediyoruz.
Takiyye bir tür münafıklığa dönüşmüş. Münafıklığın özelliği de bukalemun gibi görüntü değiştirmesi kadar nifak çıkarmasıdır. Devletin içinde hala var olanlar da, devletin dışına atılanlar da nifak çıkarmaya devam edecekler.
Bu yüzden bunların kötülük yapma kapasitesi hiç hafife alınmamalı.
Her türlü kötülüğü mubah gören bir insandan daha tehlikelisi yoktur.