Cumartesi günü (3 Kasım) İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi’nde “Gençlik Zirvesi” düzenlendi. Türkiye Gençlik STK’ları Platformu’nun (TGSP) düzenlediği zirvede konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Devletin de toplumun da asli görevi gençleri tanımlamaktan ziyade anlamaya çalışmaktır." sözlerinin ardından, bir siyasetçi için oldukça riskli olan burs mevzusuna değindi. Üniversite harçlarını kaldırdıklarını söyleyen Başkan Erdoğan, burs peşinde koşmayı bedavacılık olarak niteledi: “Gençlerimizde şöyle bir anlayış var, sizinle paylaşayım. Gerçeği söylemem lazım. 'İlla burs' Ya niye burs? Bursun ödemesi yok, geri ödeme yapılmıyor. Be evladım, be kardeşim kredi aldığın zaman, faizsiz, iş bulmadan değil; Sigortalı işte yer aldıktan sonra çok basit taksitlerle ödüyorsunuz. Bu seni bedavacılığa alıştırmıyor. Ve böyle bir imkân var. Bu imkândan istifade ettiğin zaman, kimsenin kredi ve burs almaması mümkün değil.”
Sıradan bir siyasetçi için değil böyle konuşmak mezkûr sözleri akla getirmek bile muhalken söz konusu Recep Tayyip Erdoğan olunca gerçekler dile geliyor. Alışageldiğimiz siyasetçiler, tıklım tıklım gençlerle dolu bir salonda oy kaygısıyla ne derlerdi: “Bursları arttıracağız. Daha çok öğrenciye burs vereceğiz”!
Başkan Erdoğan, oydan öte bağımsız, özgür, emperyalizm karşısında eğilmeyen yeni bir Türkiye kaygısı taşıdığından gerçekleri söylemekten çekinmiyor. Elbette gençlere burs verilecek, desteklenecek. Zaten Başkan Erdoğan da “burs verilmesin” demiyor. Başkan Erdoğan gençlerin burs peşinde koşarak henüz talebeyken bedava bir dünyaya alışmamalarını, sorumluluk altına girip şahsiyetlerini şekillendirmelerini istiyor.
Burs mevzusunu STK’lar veçhesinden değerlendirmek istiyorum. Sürekli genç kardeşlerimle beraber olduğumdan burs mevzusu da sohbetlerimizde sık sık gündeme geliyor. Sivil Toplum Kuruluşları’nın verdiği burslar şarta bağlı. Hangi dünya görüşüne sahip olursa olsun hemen heken tüm STK’lar burs verdikleri talebeleri burs karşılığı düzenledikleri etkinliklere katılmayı mecbur tutuyor. Her hafta sohbet varsa burs alan talebe her hafta o sohbete katılmak zorunda. Veyahut seminer var ise seminere, konferans varsa konferansa, konser varsa konsere… Hâsılı, burs alan talebe, dünya görüşüne uymasa da burs aldığı STK’nın faaliyetlerine katılmaya mahkûm. Vakfına, derneğine gençleri getirmeyi beceremeyen idareciler bursu bir silâh gibi kullanıyorlar. Ha talebenin kafasına tabancayı dayamışsın ha bursu kesmekle tehdit etmişsin, fark yok!
STK’ların bu tavrını oldum olası yadırgamışımdır. Nerede kaldı vakıf olmanın gereği olan karşılıksız yardım etmek, nerede Allah rızası, nerede insanlık!..
Gençleri para ile elde tutmaya çalışmanın neticesini ne mi? TGSP’nin yeni açıkladığı araştırmada, 15-30 yaş arası gençlere göre hayatta mutlu olmanın ilk şartı para!.. Ve bu gençlerin sadece yüzde 5’i bir STK’ya üye olduğunu söylemiş. Yâni, sizden burs aldığı için zorla, isteksizce faaliyetlerinize katılan gençleri elde tutmayı bile başaramamışsınız. Onları etkileyememişsiniz. Onlara derdinizi anlatamamışsınız.
Atalarımızın “Parayla saadet olmaz” sözünün gençler arasında “Parayla saadet olur” sözüne evrilmesinin müsebbiblerinden olan STK yöneticilerine 2015 senesinde “Saunada kitap okunur mu?” başlıklı yazımı okumalarını tavsiye ederim!
O saunaya girmeyecektiniz; şimdi terleme zamanı!..