Fethullahçı Terör Örgütü, vazifelendirildiği dini ifsad faaliyetlerine başladığında, kimsenin karşı çıkamayacağı “Hoşgörü, diyalog, kardeşlik, barış” mefhumları üzerinden ne yapacaksa yapıyordu.
FETÖ, İslâm itikadını tahrif edici, Müslüman Anadolu halkının aidiyet bağlarını koparıcı şenâatlarını evvelemirde sezip cemiyeti ikâz eden feraset ehlini “Hoşgörüsüz, kardeşlik ve barış düşmanları” gibi hilaf-ı hakikat lakırdılarla susturmaya, toplum nazarında mahkûm etmeye çalıştı. Maalesef başarılı da oldu; öyle bir dönem oldu ki feraset ehlinin çığlıklarını duyacak kulak bırakmadılar. Feryadı duyması gerekenler FETÖ’nün “Hoşgörü, diyalog, kardeşlik, barış” yalanının sarhoşu olmuşlardı!
Hepimizin mâlûmu olan hâdiseler sonrası FETÖ’nün ne olduğu, ne yapmak istediği anlaşılabildi. Bazıları da bir gece savaş uçakları ve tanklarla bombalanmamızın ardından FETÖ’yü anladıklarını, hatta ‘geç anladıkları’ için kendilerine “ahmak” diyebileceğimizi de söylediler. Eskilerin deyimiyle “Bad-el harab-ül Basra” olduktan sonra anlasan ne olacak sana “ahmak” desek ne olacak! O gece anne babaları şehid olan çocuklar anne babalarına mı kavuşacaklar, evlatlarını şehid veren anne babalar evlatlarına mı!
Evet, avazımız çıktığı kadar sana ve senin gibilere “ahmak” diyelim, hatta meydanlarda ahmak deme ayinleri düzenleyelim, ne değişecek, gidenler geri gelecek mi?
Yeter ki yeni ahmaklıklar yapılmasın!
Yeter ki halkın gözü aşırı söylemlerle boyanmaya çalışılmasın!
FETÖ, geçmişte istismar ettiği “Hoşgörü, diyalog, kardeşlik, barış” mefhumları gibi şimdilerde de “Adalet” mefhumunu istismar ediyor. 15 Temmuz gecesi yaptıkları katliamı unutturmayı neredeyse başardılar.
O gece FETÖ’cülerin katlettiği 15 yaşındaki Halil İbrahim Yıldırım, 16 yaşındaki Özgür Mustafa Karasakal, 16 yaşındaki Engin Tilbaç, 16 yaşındaki Abdullah Tayyip Olçok, 17 yaşında Mahir Ayabak, 17 yaşında Mutlu Can Kılıç, 17 yaşında Uhud Kadir Işık, 18 yaşında Rüstem Resul Perçin başta olmak üzere 250 şehidimiz ve binlerce gazimiz unutuldu eve temizliğe giden, benzin istasyonunda pompacılık yapan FETÖ’cüleri konuşuyoruz!
Neymiş, bunlar zamanında yüksek mahkemelerde daire başkanı, hâkim, savcılarmış. 15 Temmuz sonrası Kanun Hükmünde Kararnameyle atılarak mağdur olmuşlar; ört ki ölem!
FETÖ’nün ne olduğunu 15 Temmuz sonrası anladığı için kendisine “ahmak” denilmesini isteyen bir şahıs olarak Bülent Arınç’ın FETÖ’nün mağduriyet hikâyelerini dillendirmesinin bir kıymetiharbiyesi yok ama Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu’nun bir üyesi olması hasebiyle dikkat kesilmemiz gerekiyor. FETÖ’nün yalanlarının nelere kadar sirayet etmesi bakımından Arınç’ın açıklamaları mühim!
KHK ile ihraç edilenler arasında muhakkak haksızlığa uğramış olanlar vardır ama onlar ne FETÖ’nün ne de koruyucularının umurunda değil. Hatta onları kurban eden de FETÖ…
Bugün FETÖ’nün mağduriyet yalanlarını dile getirenler şâyet gerçek mağdurları düşünselerdi, 17-25 Aralık sonrası Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın ikâzlarını kulak ardı edip FETÖ’nün içinde aktif yer almalarına rağmen beraat edenlere mukabil sadece gazete aboneliği sebebiyle işinden edildiğini iddia edenlere sahip çıkarlardı; beraat edenler yakın akrabaları olsa bile!..