Yukarıdaki ifade bana ait değil. Hatta "Alevilere oy vermeyeceği" söylenen kesime de ait değil...
Bendeniz, yıllardır Kılıçdaroğlu'nun sadece çelişkilerini, samimiyetsizliklerini; özellikle de FETÖ ve 15 Temmuz hakkındaki anlamlı suskunluklarını eleştiriyorum. (Nitekim bu "FETÖ ipotekli siyaset" utancından bir parça kurtulmak için, son grup konuşmasında kullandığı "15 Temmuz darbedir" cümlesini, CHP Resmî Sitesi'ndeki metinden çıkarttırması tam bir "FETÖ esareti" itirafıdır.)
Bu eleştirilerimi yaparken, Kılıçdaroğlu'nun Alevi olduğu aklıma bile gelmemiştir. Sadece ben değil; milliyetçi muhafazakâr kesimdeki gazetecilerin hiç birinden bu yönde bir eleştiri hatta imaya bile şahit olmadım.
Ama son günlerde, Aleviler ve Kılıçdaroğlu'nun Aleviliği; en sıcak gündem haline geldi ve görünen o ki, 2023 seçimleri yaklaştıkça bu "çorba" daha çook ısıtılacak ve servis edilecek!
O halde gelin; döndürülen bu entrikaya biraz yakından bakalım.
Kılıçdaroğlu'nun Alevi bir aileye mensup olduğu ilk defa CHP'de yaptığı "ulusal temizlik" operasyonları sonrasında gündeme geldi. Bazı "kökten" CHP'liler, Kılıçdaroğlu'nun CHP'yi, "Küçük olsun, benim hâkimiyetimde olsun" anlayışıyla "Alevi partisi" haline getirdiğini söylemiş, "CHP, Tunceli Partisi oldu" iddiaları ayyuka çıkmıştı.
KILIÇDAROĞLU'NUN MAHALLESİ BÖYLE DÜŞÜNÜYOR
Bu önemsiz ayrıntı, Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı adayı olduğunu açıklamasından sonra tekrar ısıtıldı. Ancak çok ilginçtir, bunu Erdoğan, AK Parti veya ittifakın diğer üyeleri değil, bizatihi Kılıçdaroğlu cephesi gündeme taşıdı.
Sadece "Kılıçdaroğlu'nun Alevi olması, Sünni Müslüman kesim açısından bir endişe kaynağıdır" diyen İYİ Parti Milletvekili İbrahim Halil Oral aklınıza gelmesin. Onunkisi, ayyuka çıkan kulisleri seslendirmekten ibaretti.
Asıl manidar olan, İYİ Parti lideri Meral Akşener'in, Kılıçdaroğlu'nun adaylığına başından bu yana karşı çıkması ve bunu da; "Seçilebilecek aday olmalı" diye izah etmesidir. Nedense, "Kılıçdaroğlu neden seçilebilecek aday değil" diye kimse sormadı!
"Ama Akşener, Kılıçdaroğlu'nun Aleviliğinden bahseden vekilini disiplin kuruluna sevk etti" diye düşünenler, Akşener'i hiç tanımıyor demektir. "İYİ Parti, ikinci büyük parti oldu" iddiaları, aslında "siyaseten de neseben de seçilebilecek aday Akşener'dir" anlamına gelmektedir.
Daha garibi, CHP üst yönetiminden ve sol mahalleden bazı ileri gelenlerin, "Bu millet Alevi'ye oy vermez" endişesi oldukça artmış vaziyettedir! Bu endişelerini Kılıçdaroğlu'na iletip iletmediklerini bilmiyoruz. Ama mesele, "Bizim sol mahalleden, 'Kılıçdaroğlu, istismara açık Alevi kimliğini unutup CB adayı olarak Erdoğan'ın önüne çıkmamalı' türü lakırdıları duyunca çok üzülüyoruz" şeklinde sosyal medyaya taşacak kadar ayyuka çıkmış durumdadır.
CHP içinde kaynayan bu kazan, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, 26 Temmuz 2022 akşamı; yani bu tartışmaların en yoğun olduğu bir dönemde, Teke Tek programında, "Ben Sünnî bir aileden geliyorum" açıklamasından sonra daha anlamlı hale gelmiştir.
Gördüğünüz gibi "Kılıçdaroğlu'nun; Alevi olduğu için seçilemeyeceği" iddiasının muhatabı; biri parti içinde, diğeri ise "Yuvarlak Masa"da yanı başında oturan iki ciddi rakibidir.
Yani bu siyasî entrikaları bizi hiç ilgilendirmiyor. Ama bu seviyesiz tartışmayı Sünnî Müslümanlar üzerinden yürütmeleri yakından ilgilendiriyor. Hatta Ankara'daki cemevlerine ve Alevi Vakıfları Federasyonu İkinci Başkanı ve Kartal Cemevi Başkanı Selami Sarıtaş'a yapılan saldırı sonrasında; yine hep birlikte Müslümanların üzerine çullanmışlardı ama bu saldırıyı, aynı derneğe üye olan başka bir Alevinin organize ettiği ortaya çıktı.
Milleti, "Alevi'ye oy vermemek" gibi bir ayrımcılıkla itham edenler, bu ülkenin çoğunluğunun seçtiği bir Cumhurbaşkanının, kendi cemevlerine yaptığı ziyareti bile hazmedememiş, bu ziyareti kabul eden Alevîleri derhal "aforoz"etmişlerdir.
Bu ucuz siyasetçilerin bahsettiği "millet", adayların Alevi olup olmadığına değil, millî olup olmadığına bakıyor. Yedi düvelin ve içimizdeki uşaklarının saldırıları karşısında, "millet"in yanında mı; yoksa millet düşmanlarının yanında mı durduğuna bakıyor. Kılıçdaroğlu'nuzun asıl problemi bu...
Kaldı ki, bu ülkenin 4. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, Dersim Alevilerindendi. Hatta Çankaya'ya çıkınca ilk işi Alevi dernekleri kurdurmak ve Diyanet'te; Mezhepler Dairesi'nde "Alevi Masası" kurulması için yasa tasarısı hazırlatmak olmuş ve bu derneklerden birinin Ankara'da düzenlediği "Cem Töreni"ne katılmıştı. (Erdoğan Yalgın, Dersim'in Gizemli Tarihi II, s. 274)
Yani CHP yöneticileri boşuna endişe ediyor, görüldüğü gibi "aday"ları, milletin oyunu almadan da seçilebiliyor!