28 Şubat darbe döneminde tutuklanan ve hâlen cezaevinde olan mağdurların yeniden yargılanmalarını talep etmemizin sebeplerinden biri de, yargılamalarda FETÖ mensubu yargı üyelerinin aktif şekilde yer almaları ve terör örgütünün çıkarları doğrultusunda karar vermeleri. Bu isnadımız bize ait bir kanaat veyahut temelsiz bir iddia değil. Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun, terör örgütü FETÖ’nün yargı unsurları hakkında hazırladığı rapordaki şu ifâdeler bile isnadımızda ne kadar haklı olduğumuzu gösteriyor: “… kendinden olmayan herkesi düşman kabul edip kullanamadığı kişileri de düşman sayan, örgüte boyun eğmeyenleri ve farklı düşünen herkesi düşman görüp hedef hâline getirerek yargı kararları ile emniyet operasyonlarının hedefi haline getiren (…), suç faili veya masum olduğuna bakılmaksızın birçok kişiyi yargı eliyle mağdur eden…” HSYK’nın mezkûr raporundaki tespitleri defaatle gündeme getirmiştim, teferruatını merak edenler “HSYK son noktayı koydu” (http://www.star.com.tr/yazar/hsyk-noktayi-koydu-yazi-1143287/) başlıklı yazıma bakabilir.
Bizler, geçmişte FETÖ terör örgütünün yargı unsurlarının mağdur ettiği insanların mağduriyetlerinin giderilmesini beklerken yeni mağduriyetlerle karşılaşıyoruz. FETÖ kumpasları neticesinde açılan davalarda FETÖ’nün istediği şekilde ve HSYK’nın mâlûm raporunun hilâfında kararlar çıkıyor. İşte o davalardan biri de Galip Öztürk hakkında FETÖ’nün verdiği hükmün onanması. Davayla ilgili Öztürk’ün avukatının bana gönderdiği bilgi notunu sizlerle paylaşmadan önce kısaca davanın geçmişinden bahsedeyim. FETÖ kudretli olduğu dönemler her işadamından olduğu gibi Galip Öztürk’ten de ‘himmet’ adı altında haraç istiyor. Öztürk istenilen haracı vermeyince olanlar oluyor. Yukarıda HSYK’nın raporundan iktibas ettiğim kumpas silsilesi Öztürk’e de uygulanıyor. Neler yapıldığını Öztürk’ün avukatının bilgi notundan okuyalım:
“FETÖ örgütüne üye olmaktan aranan ve hâlen kaçak olan dönemin savcısı Muammer Akkaş tarafından Galip Öztürk hakkında örgüt kurma, ihaleye fesat karıştırma, adil yargılamayı etkileyeme teşebbüs, rüşvet verme gibi iddialarla soruşturma açılmıştı. Bu soruşturma kapsamında Muammer Akkaş ve dönemin Organize Şube Müdürlüğü’ndeki FETÖ’cüler birçok hukuka aykırılıklar icra etmiştir. Zorla müşteki ifadeleri alınmış, hukuka aykırı dinleme yapılmış, lehe hiçbir delil ileri sürülmemiş, özellikle lehe olan ve maddi gerçeği ortaya koyan dinleme tutanaklarına iddianamede yer verilmemiş, zorla mağdur ve müşteki oluşturulmuştur. Yine bu hukuka aykırı soruşturma başlangıcında Muammer Akkaş, Galip Öztürk hakkında 16 yıldır devam eden bir yargılamaya konu olayda yasaya ve hukuka aykırı olarak tutuklamaya sevk etmiş ve haksız tutuklanmasını sağlamıştır.
Muammer Akkaş’ın düzenlediği iddianamede örgüt lideri olduğu iddia edilen kişi, Metro Holding yönetim kurulu başkanı, örgüt yöneticileri bu Holdingin diğer yöneticileri ve üyeler de Holding çalışanlarıdır. İddianamede, şüphelilerin bir kısmından silah elde edilmesi hususu gerekçe gösterilerek örgütün silahlı olduğu ifade edilmiştir. Bu silahların ruhsatlı silahlar olması bir yana, Muammer Akkaş, bulunduğu görev itibariyle silahlı örgüt suçlaması yapmak için silahla suç işlenmesinin zorunlu olduğunu bilecek tecrübeyi haizdir!
Bu hukuka aykırı yol ve yöntemlerle düzenlenen ve kasten evrak kalabalığı ile mahkemelerin içinden çıkamadığı hale sokulan iddianame sebebiyle Galip Öztürk 14 ay tutuklu kalmıştı. Gelinen süreçte yerel mahkemenin bu iddianame sebebiyle vermiş olduğu suç örgütü kurma suçu Yargıtay 6. Ceza Dairesi tarafından onanmıştır.”
Mahkemenin istediği evraklar resmi kurumlardan gelmediği için azılı FETÖ’cüler tahliye edilirken, FETÖ kumpaslarının oluşturduğu mağduriyetlerin devam etmesi ve üzerine yeni mağduriyetlerin eklenmesi size de garip gelmiyor mu!