En kızdığım, en korktuğum, en istemediğim ve en çok üzüldüğüm şey; bir teknik direktöre “Çek Git” yazısı yazmak zorunda kalmamdır. İgor Tudor, bunu nerdeyse şakağıma silah dayatarak yazdırtıyor. O derece mecburum...
Yetersiz kariyeri yüzünden; takımdaki büyük isimleri ve Bruma gibi ilgi gören yetenekleri elinden çıkartan bir hoca, kendi aşağılık duygusunun bedelini koca bir camiaya yaşatıyor. Snejder’i kafaya takması; Hollandalı futbolcunun bizim de pek kabul edemediğimiz davranışlarından dolayı değil, bunları bahane edip kendisinden ünlü ve etkili birinden sıyrılma operasyonu peşinden koşmasıdır. Bunu başardı... Nasılsa bedelini ödeyecek.
***
İlk maçın 2-0’lık şokundan sonra yaptığı basın toplantısında, neredeyse garanti verir derecesinde “Merak etmeyin, turu geçeceğiz” demişti... Yetmedi, “Elenirsek sorumlusu benimdir. Gereğini yapacağım” diye eklemişti.
Takımı çalıştıramadığı, yönlendiremediği ve yönetemediği gibi; sözünde de duran biri değil... Adam o kadar pişkin ki, “Gereğini yerine getireceğim” dediği halde, gitmekten hiç söz etmiyor. Hatta gazetecilerle “İstifa edersem, sevinirsiniz değil mi” diye matrak da geçiyor.
Üstelik utanmadan “Merak etmeyin, yakında süper takım olacağız” diye sanki çocuk kandırıyordu. Bu adam hepimizle dalga mı geçiyor, kafa mı buluyor?
Evet, G.Saray elbette süper olacak ama; seninle değil...
***
Zaten Karabükspor’u yüzüstü bırakıp G.Saray’a gelmesinden tıyneti ortaya çıkmıştı. Böyle birinden ilkeli duruş beklenemez... Söz verir, anında cayar. Gereğini yaparım der, yapmaz. Kovulmayı bekler.
Galatasaray yönetimi çoktan bu hocayı gönderecek ama; kendileri büyük bir saltanatla getirdikleri için, tükürdüklerini yalamak istemiyorlar. Ama taraftar zorla yalatacak.
Wesley Sneijder’e kendi gitmesi için olmadık çirkin manevralar yaptır... 15 yıllık Sabri’yi, çöp torbası gibi kapı önüne bıraktır... Semih’i, Bruma’yı postala... Podolski’yi elden çıkar... Takımı bir kasaba takımına elet!
Bu Tudor denilen adamı bir yakalarsam.