HAMBURG
Devletleri yüceleştiren de, cüceleştiren de güçleri değil, hür vicdanlardaki yeridir. Bunun dışındaki her üstünlük bir süre sonra yok olmaya mahkûmdur.
Süper güç SSCB bir anda dağıldı, bir zamanlar dünyayı titreten komünizmden ise sadece nefret kaldı.
Aradan asırlar geçti ama “Bizans” hâlâ entrika ve vahşeti çağrıştırırken, “Osmanlı” dendiğinde, adalet ve huzur hatırlanmaktadır.
Aynı vicdanî genler Türk milletinde de varlığını sürdürmektedir.
Herkes Suriye'yi talan etmek için mevcut yangını daha da körüklerken, sadece Türkiye “insan” odaklı bir duruş sergilemiştir.
***
Amacım, sözü Almanya’ya getirmektir.
Bu garip ülke bir taraftan Nazi utancını üzerlerinden atmak için azami gayret gösterirken, diğer taraftan da Türkiye'ye karşı yeni tip bir Nazizm yolunda hızla ilerlemektedir.
Her şeyden önce "insan" kıymeti bilmeyen bir devlet AB değerlerinden bahsedemez.
Milli ve manevi kayıplar pahasına en zor, en ağır ve en pis işleri üstlenerek, Almanya’yı kalkınmaya taşıyan milyonlarca Türk’ü, işi bittikten sonra “yük” hatta “yok” sayan bir devlet anlayışı asla vicdani olamaz.
Bölücü ve terör sevici
Yıllar boyunca doğu bölgelerimizde "Federal yapı" propagandası yapan, PKK'yı büyütüp besleyen, eğitip donatan ve üzerimize salan devletlerin başında yine Almanya gelmektedir.
Ayrıca, FETÖ ile ne kadar derin bir işbirliği yaptıkları, o hainleri korumak için gösterdikleri çabadan bellidir.
Öte yandan Türkiye'de faaliyet gösteren Alman vakıfları da adeta"terör koordinasyon merkezi" gibi çalışmaktadır.
Gezi olayları başta olmak üzere bütün toplumsal tahriklerin altından vakıf görünümlü fitne yuvaları çıkmaktadır.
Son dönemde ise bizzat sahaya inen Almanya Türkiye'ye karşı adı konmamış bir savaş yürütmektedir.
Almanya'nın bu tutumunu "intihar" olarak yorumlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Hamburg yolunda, Merkel'e ne diyeceğini sorduk.
Bütün siyasi hayatı boyunca hiçbir düşüncesini içinde saklamadığını belirten Erdoğan, "Merkel, odasının karşısında bir set üzerine konulan o arabayı ve 'Erdoğan'ı öldür, bu arabayı al' afişini görmedi mi acaba? Şayet haberi yoksa çok daha vahimdir. Varsa neden müdahale etmiyor? Tabii ki bunu soracağım" diye cevap verdi ve bir şey daha ekledi:
"Her görüşmemizde, bizim canımızı yakan terör örgütlerine verdikleri desteği önlerine koyuyoruz ama hiçbir şey değişmiyor..."
Türkiye'deki tutuklu teröristi kurtarmak için seferber olurken, Almanya'da cirit atan teröristler hakkında verdiğimiz 4 bin 500 dosyanın kapağını açmayan bir devlet bu terör şaşiliği ile mutlaka yüzleşecektir.
Almanya Ortadoğu ve Afrika'da, kendisine en büyük engel olarak Türkiye'yi görmektedir.
Erdoğan düşmanlığı marjinalleştirdi
Bu yüzden yıllardır Türkiye'yi tökezletmek için, terör örgütlerini destekleyip üzerimize salmak dahil; elinden gelen her şeyi yapmaktadır.
Buna rağmen önlerinde diz çökmediğimiz gibi her gün biraz daha yüksek sesle meydan okumamız onları daha da çileden çıkartmakta, Türkiye'nin gür sesi olan Erdoğan'ı susturmak için bir savaş yürütülmektedir.
Bu tutum yeni tip faşizmden başka bir şey değildir.
Bir zamanlar Hitler de her şeyi Almanya için yaptığını düşünüyordu ama kısa bir süre sonra bizzat Almanlar için utanç kaynağı oldu.
Bugünkü Almanya'nın bize karşı yürüttüğü bu kirli savaş da, ilerleyen yıllarda, gelişen dünyanın değişen tanımlarına göre "ırkçılık" olarak tescillenecek ve o dönemin Almanları da tıpkı şimdikiler gibi atalarının yaptıklarından utanç duyacaklardır.
Yolun sonu görünüyor
Nitekim daha şimdiden terör örgütleriyle sarmaş dolaş olmanın faturasını ödemeye başladılar.
G20 Zirvesi'nin yapıldığı Hamburg savaş alanına döndü. Şehirde hayat durdu. Gün boyunca sadece ambülansların acı sireni duyuldu.
Oysa bu zirve "ekonomik ve sosyal dengesizliklerin giderildiği huzurlu bir dünya" için düzenlenmişti.
Gelin görün ki dün Avrupa'nın en gelişmiş ülkesinin en güvenli şehrinde bize, "Sokağa çıkarsanız güvenliğinizi sağlayamayabiliriz" uyarısı yapıldı.
Oysa, "Sırf ortak düşman hırsıyla terörü bu kadar beslemeyin, size de dönebilir" diye çok dil döktük.