Biz zoru seviyoruz galiba. Milli Takımımız turnuva başlangıcında kötü başlayıp kaybeden oldu. Hırvatistan galibiyetiyle ümitlendik. İzlanda karşısına çıktık.
Böylesine maç öncesindeki beklenti, ister istemez futbolculara baskı ve yük bindirdi.
İzlanda puan avantajını korumak için, mutlaka kazanmak zorunda değildi. Sonuçda, 1 puan alsa bile, puan avantajını korumaya alacaktı.. Ama gelin görünki biz öylesine kötü futbol sergiliyoruz ki, adeta rakip takıma gelin üzerimize sağlı sollu ataklar yaparak, biz size bu maçı ikram edelim diyoruz. Kendi evimizde, arkamıza aldığımız güçlü seyirci desteğine rağmen, kazanma adına hiçbir aktif futbol sergiliyemedik. İzlanda, kenar orta toplarıyla baskı kurdu. Kontraataklarla çabuk çıktı.
Biz öylesine yavaş oynuyoruz ki, rakip takım savunmasına çok adamla yerleşmesine şans veriyoruz. Bu futbol anlayışıyla kendimizi kandırıyoruz. Gundmundsson bir kez daha kenar akımından gelen topla, İzlanda golünü atarak, bizim takımı sıkıntılara soktu. Yetmedi, İzlanda Bjarnason ile ikinci golü atarak, takımımızın da maça havlu atmasına neden oldu. Karni Arnason’un 3. golüyle Milli Takım futbol adına iflas bayrağını göndere çekti.
En büyük yeteneğimiz diye gördüğümüz Arda, uzun zamandır maç oynamaya oynamaya, beklenen düzeyde olmadığı için pas hataları içinde kaldı. Gol beklentisi içinde olduğumuz furbolcularımızdan Cenk ve Burak, pozisyon bulamazken, biz nasıl bir gol beklentisi içinde olacaktık.
Bu maçta da gördük ki, biz enteryasyonal turnuvalardan uzak kalmak zorundayız. Değil Dünya Kupası için Rusya’ya gitmemiz, Edirne çıkışına bile vize alamayız.