Bunlar maazallah iktidar olursa, “tek parti” dönemini mumla aratırlar.
Öyle öfkeli ve dolular ki...
Mehmet Bekaroğlu adlı “terbiyesiz” şahsa bakın...
Her ne kadar Saadet Partisi’nden milletvekili seçilse de, KHK mağduriyetini “kariyer fırsatına” çevirip aylarca CHP kapısında bekleyen Cihangir İslam’ın konuşmalarına bakın... (CHP’nin iktidara gelmesi, Cihangir İslam kafasının iktidara gelmesi demektir... Hiç kuşkunuz olmasın!)
Mine Kırıkkanat’a bakın...
Kemal Kılıçdaroğlu’na bakın...
Kılıçdaroğlu’nun “danışman” etiketiyle CHP’ye çaktığı FETÖ artıklarına bakın.
Devletin ve milletin şerefini ayaklar altına atan Muhasebeci Kenan’a bakın...
Sözcü gazetesindeki fosil takımının yazdıklarına bakın...
Hep kinle, öfke patlamalarıyla ve yarın kendileri gibi düşünmeyenlere ne yapacaklarının “müjdesiyle” (!) kalkışıyorlar işlerine ve her defasında rezil kepaze oluyorlar...
Bu millet, tek parti dönemine, tak parti uygulamalarına aşeren CHP kafasına izin verir mi?
Muhasebeci Kenan zihniyetine izin verir mi?
Muhasebeci Kenan’ın “Türkçe ezan” fantazyasına izin verir mi?
Mehmet Bekaroğlu ve Cihangir İslam gibi “düşük” karakterlerin muktedir olmasına izin verir mi?
Muhasebeci Kenan namıyla maruf Öztürk Yılmaz, okuduğunu anlamak istiyormuş...
Ezan niçin Türkçe değilmiş!
Kur’an’ın ne söylediğini niçin anlamıyormuşuz!
Niçin Türkçe ibadet edemiyormuşuz!
Niçin dilimizden, Türkçemizden utanıyormuşuz... Bu, Kaşgarlı Mahmut’a hakaret değil miymiş?
Muhasebeci Kenan’a “anlayacağı” lisanla şunları söylemek isterim:
Hayatında kaç kez camiye gittin, kaç kez ibadet aşkıyla yanıp kavruldun bilmiyorum ama “Türkçe” hassasiyeti senin boyunu ve müktesebatını aşar.
Bakkaldan sigara alırken bile Arapça kökenli kelimeler kullanıyorsun...
Evladını bile (varsa) Arapça kökenli kelimelerle seviyorsun…
Millet meclisinde ettiğin yeminde bile mebzul miktar Arapça kökenli kelime var.
Sen önce otur Türkçe nedir, Arapça nedir, Kaşgarlı Mahmut esasında ne demiştir, “Türkçe” dediğimiz lisan nasıl oluşmuştur ya da oluşturulmuştur, farklı kökenden gelme kelimeler nasıl Türkçeleşmiştir ve “oluşturulan” dil bizi nasıl “millet” haline getirmiştir, onu öğren, sonra çık “Benim dilim, benim Türkçem” de...
İkincisi...
Türkçeye itibar kazandırmak istiyorsan, önce “milletine” itibar kazandır yavrum, milletinin değerlerine itibar kazandır, milletinin derdiyle dertlen. Önce adam ol...
Hem “Sakın konsolos olduğumu söylemeyin... Ben Muhasebeci Kenan’ım” deyip milletinin şerefini ayaklar altına alacaksın, hem de “Benim dilim, benim Türkçem, benim milletim” diye ortalıkta dolanacaksın.
Üçüncüsü...
Ezanı Türkçe okumak yahut Türkçe ezan okunan camide namaz kılmak istiyorsan, buna mani bir durum yok... Milletvekilisin, önce otur, ilgili kanunu oku...
Kur’an’ın bize ne söylediğini anlamak istiyorsan, buna mani bir durum da yok... Yüzlerce tefsir ve meal kitabından birini seç, okumaya başla. Atatürk’ün emriyle hazırlanan “Elmalılı” tefsiri başlangıç için uygun bir örnektir.
Dördüncüsü ve sonuncusu da şu olsun:
Değerlerine düşmanlık etmeyi “siyaset” zannettiğiniz bu millet size iktidar yüzü göstermedi.
Hiçbir zaman göstermeyecek.
Hırsınızda ve kininizde boğulun!
Hatta beter olun!