Cumhuriyet Gazetesi ve Vakfı’na dönük operasyon, FETÖ medyasının çökertilmesi bakımından son derece önemli..
S Haber gibi, Zaman gibi, Bugün gibi açıktan FETÖ’ye bağlı medyaların yayın yapamadığı bir ortamda. 2013 Ağustos’tan itibaren FETÖ’nün emrine girmiş bir Cumhuriyet Gazetesi’nin hâlâ daha yayın yapabiliyor olması, başlı başına bir ulusal güvenlik sorunudur..
Bunun başkaca bir izahı yok..
2013’ten bu yana çatı örgüt FETÖ’nün talimatıyla, bir sabah PKK, bir sabah DHKP-C, bir sabah adını sanını bilmediğimiz başka bir terör örgütünü aklayıp paklarken, propagandasını yaparken bulduk Cumhuriyet’i..
FETÖ’nün firari savcısı Celâl Kara’nın ağzından seçilmiş Cumhurbaşkanı’nı terör örgütü lideri gibi gösteren; “1 Numara Erdoğan” manşetinden tutun da, Kandil Dağı’ndaki teröristleri, sigara izmaritlerini yere atmayan, ortalık yerde kaka yapmayan cici çocuklar gibi gösteren haberleri hep bu örgütün operasyon gündemi... Şehit savcımızın alnına silah dayayan DHKP-C’li teröristin; “başka seçeneğimiz kalmadı” sözü ile DHKP-C güzellemesi yapan, manşette teröristin maskeli fotoğrafıyla savcımızın son anının resmini basan bu.. Havaalanı saldırısıyla terör eyleminin hedefleri doğrultusunda Türkiye’nin güvenli bir ülke olmadığını manşetine taşıyan da yine FETÖ Cumhuriyet’i.. Bunun gazeteyle falan bir ilgisi de yok.. Bu resmen bir terör örgütü bülteni. Cumhuriyet, ilk kurulduğu günden beri, toplumun değerleriyle kavgalı bir gazetedir..
Bu başka bir şey.. Pembe Köşk’te kurulduğu günden beri hiç değişmedi.. Peki bugünkü tepkimiz niye?.. Çünkü tarih boyunca her ‘Cumhuriyet’ in bir ‘Tercüman’ı oldu.. Bugün de gazeteniz Star bu işlevi ziyadesiyle yerine getiriyor.. Sorun yok.. Ama Cumhuriyet ilk kez terör örgütlerinin emrine girdi.. tehlikeli olan bu.. Üstelik de Milli ve yerli olan herşeye savaş açan tüm örgütleri içinde barındıran FETÖ’nün emrine girdi.. Ben söylemiyorum.. Yıllarca Cumhuriyet’in asıl sahibi gibi gösterdikleri CUMOK söylüyor.. Uğur Mumcu’nun koltuğunda otururken gazeteden kovulan Mustafa Balbay söylüyor.. Ömrünü Cumhuriyet Gazetesi’nin varlığına adamış Alev Coşkun söylüyor.. Gönül ister ki herkes fabrika ayarlarına geri dönsün.. Cumhuriyet Gazetesi’nin kapanmasını değil katı Kemalist Laikçi insafsız manşetleriyle nasıl mücadele edeceğimizi konuşalım..
Neredesin Can?
Bir operasyonla başına getirildiği gazetesine Köln’den el sallıyor..
Buğulu sesli romantik su samuru..
Kurşunların önüne karısını atan bir adamdan, Aydın Engin, Hikmet Çetinkaya gibi isimler gözaltına alınırken; delikanlılık yapmasını beklemek çok da gerçekçi olmasa gerek..
Şöyle mi yazardı acaba, 31 Ekim’i belgesel yapsaydı su samuru?
“... Aydın Abi, yorgun bedenini hastanenin önündeki bir taş üzerinde dinlendirip polis arabasına öylece bindirildi.. Kızgın değil, mutsuzdu sadece.. Viskimden bir yudum daha alıp geçtim bilgisayarımın karşısına.. Kelimelerin kifayetsiz kaldığı anlarda ne yazacağını bilemez ya insan. İşte öylece boş boş baktım bilgisayarımın ekranına..
Soğuk ve puslu bir Köln akşamında..
Otelimin penceresinden görülen parktaki ağaçlar, yapraklar yerine hüzün yüklü..
Evimden, eşimden uzak bir Avrupa kentinde, bastıran yağmur gözyaşlarımla karışıp düşüyor toprağa.. Çaresiz izliyorum televizyonlardan olan biteni....”
Oldu mu dersiniz?..
Bırak bu işleri Can Dündar..
Delikanlı gibi gel ve hangi operasyonla gazetenin başına getirildiğini, nerelerden gazeteye para aktarıldığını, hangi firmalara toptan gazete satışı yaptığını, hangi firmalardan talimatla ilan aldığını, hepsini açıkla savcıya..
MASAK raporları zaten gazeteye FETÖ üzerinden akan parayı belgeliyor. Şahsen Can Dündar’ın veya Aydın Engin’in hesabına geçen paraların da kaydı var MASAK raporlarında.. Yolun sonuna geldin zaten.. Finali düzgün yap istersen..